Antik kent ziyaretlerinde hangi yapılar görülür? Hangi yapı, ne amaçla kullanılır? Antik Kent gezi rehberiyle görebileceğiniz yapıları açıkladık.
Antik kentler, seyahatlerin ve gezilerin vazgeçilmez parçalarından biridir. Binlerce yıllık olan kalıntıları görmek, insanların yaşanmışlıklarını barındıran yapılarda bulunmak, Achilleus, Bellerophontes gibi kahramanların ayak bastığı yerlerde bulunmak, onlarla aynı havayı teneffüs etmek birçok kişi için heyecan vericidir.
O insanları görmeden, duymadan acılarına, kavgalarına, mutluluklarına ve heyecanlarına ortak olunan yerlerdir antik kentler. Her ne kadar kimileri için taş yığını olmaktan öte gidemese de, aslından bir bölgenin kültürünün ve tarihinin köklerinin bulunduğu, yeşermeye başladığı yerlerdir antik kentler.
Aslında kuruluşuna yapıların şehirlerdeki konumlarına bakıldığında mantık neredeyse günümüzle aynıdır. Değişen tek şey kullanılan malzemedir.
Agora denen pazaryeri ya da meydan ve stoa olarak adlandırılan ticarethaneler, toplanma yerleri; etrafında ise tapınaklar, eğlence amaçlı tiyatrolar, çeşmeler... Yani kamu binaları diyebileceğimiz bütün yapılar neredeyse aynı bölgede toplanır. Günümüzde de çok farklı değil.
Antik kentleri gezerken birçok yapı, kalıntı görülür ve bunların arasında tiyatro gibi rahatlıkla anlayabildiklerimizin dışında birçok kişinin anlamını bilmediği heroon, stoa gibi yapılar da bulunur. Bazı yapılar neredeyse her antik kentte bulunurken, bazılarının kalıntıları ise nadir olarak karşımıza çıkar.
İşte bu yüzden antik kent ziyaretlerinin daha verimli olabilmesi için hangi yapının ne amaçla kullanıldığını da bilmek gerekir. Bu yazımızda antik kentler de karşımıza çıkabilecek olan yapıları genel hatlarıyla anlatmaya çalışacağız. Yani bir nevi bir antik kent gezi rehberi hazırladık.
- Akropol
Akropol, bütün antik kentlerin ortak noktası diyebileceğimiz bölgedir. Bir yapının adından ziyade daha çok merkezi bölgenin adıdır. Kimi antik şehirlerde saray yani idari yapının, kimisinde tapınak yani dini yapının olduğu akropol, bazı antik şehirlerde ise kamu binası olarak adlandırabileceğimiz bütün yapıları içine alan bir yer halini de alır. Antik dönemde genelde kentlerin yüksek olan kısımları akropol olarak kullanılır ki bunun en önemli sebebi güvenlik kaygısıdır.
Savaş durumunda kentin etrafında yaşayan halkın da gelip barındığı yer olur. Zamanla bu bölgeler surlarla da kaplanır. Kentler el değiştirdikçe akropol denen yer de farklı bölgelere yeniden kurulabiliyor. Bu sebeple Roma Akropolu, Bizans Akropolu gibi isimlendirmeler de karşınıza çıkabilir. Özellikle bu akropol denen bölgeler Bizans ile beraber hisar ya da kale olarak kullanılmaya başlanır.
- Agora
Pazaryeri olarak adlandırılan agoralar, kentlerin ticari, sosyal anlamda merkezi olarak adlandırılabilir. Günümüzde nasıl şehir merkezlerinde meydanlar, etrafında ise ticarethaneler ve diğer kamu binaları varsa; agoralar da aynen bu şekildedir. Genelde etrafında stoa olarak adlandırılan bölümler bulunur. Büyük kentlerde birden fazla agora vardır. Devlet agorası, ticaret agorası olarak adlandırılır.
- Stoa
Agoraların etrafında, halka açık olan stoalar insanların güneşten ve yağmurdan korunduğu, ticari faaliyetlerde bulunduğu ve toplandığı üstü kapalı sütunlu bölümlerdir. Agora etrafında olanlar ticari amaçlı kullanılırken; tiyatro, kutsal alanlar vb. yapılara açılanlar farklı amaçlarla kullanılırlar.
- Peristilli Ev
Yunan ve Roma mimarisinde evlerde bulunan sütunlu avlu bölümüne verilen isimdir. Akdeniz ikliminin baskın olduğu bölgelerde bu tip mimari yaygın bir şekilde kullanılır. Efes yamaç evlerde güzel örnekleri bulunuyor.
- Tiyatro
Antik kentlerin genelde en çok bilinen ve günümüze kadar en sağlam gelen yapıları tiyatrolardır. Çeşitli eğlencelerin, kutlamaların yapıldığı tiyatrolar aynı zamanda drama gösterilerinin de sergilendiği yerlerdir. Klasik tiyatro gösterileri dışında, bazı tiyatrolar yapılan eklemeler sonucu gladyatör dövüşlerinin de gerçekleştirildiği mekanlar haline geldi.
Özellikle Hellenistik ve Roma tiyatroları arasında bazı teknik farklılıklar vardır ki Roma tiyatrolarına en güzel örnek Aspendos olurken, Hellenistik tiyatroların en dikkat çekici örneklerinden birisi Efes tiyatrosudur. Ana hatlarıyla seyircilerin oturduğu bölüm cavea, büyük tiyatrolarda caveayı yatay bölen yola diazoma, orkestra, sahne binası (scene) olarak adlandırılan bölümlerden oluşur.
- Tapınak
Antik çağda olan çok tanrılı paganizm inancından dolayı, birçok tanrı için irili ufaklı tapınaklar yani ibadethaneler inşa edilir. Sadece Zeus, Apollon, Athena gibi tanrı ve tanrıçalar için değil aynı zamanda kendini tanrısallaştıran bazı imparatorlar adına da inşa edilen tapınaklar vardır. Giriş kısımları pronaos olarak adlandırılırken, kutsal mekan cella olarak adlandırılır. Tapınağın hazinesi ise opisthodomos denen odada saklanırdı.
Dor, İyon ve Korint düzenli tapınaklar olmakla beraber; plan olarak bakıldığında ise ante, çift ante, tholos, amphiprostylos, prostylos, peripteros, pseudo peripteros, dipteros ve pseudo dipteros planları ile inşa edilirler. Tapınaklar, tiyatrolardan sonra ayakta kalan ya da restore edilen sütunları ile en dikkat çeken yapılardır.
- Altar (Sunak)
Tanrılar ya da tanrıçalar adına adakların adandığı, hediyelerin verildiği ve kurbanların kesildiği yerlerdir. Bunların arasında en önemlilerinden birisi günümüzde bizde sadece temel taşları ve platformu olan, ana yapının ise Berlin Müzesi’nde bulunduğu Pergamon’a ait Zeus Altarı’dır.
- Odeon
Tiyatronun küçüğü olan odeonlar, genelde küçük eğlenceler, şenlikler için kullanılır.
- Bouleterion
Kent meclisi olarak kullanılan yapılardır. Kenti yöneten soylu kesimin, toplantılar yaptığı ve kent adına kararların alındığı yapılardır. Yapı olarak odeonların kapalı şeklini de andırır.
- Prytaneion
Belediye binası ya da danışma meclisi olarak da adlandırabilceğimiz yapı aile tanrıçası olan Hestia ile özdeşleşmiştir. Zeus’un kız kardeşi olan Hestia’nın da sembolü olan evlerin ocağındaki ateş prytaneionlarda hep yanar. Sönmeyen ateş olarak da adlandırılır.
- Stadion
Her antik kentte olmayan, stadyum olarak bilinen yapıdır. Uzun planlı olarak inşa edilirler. Antik Yunan’da 180 – 200 metre uzunluğa denk gelen ölçü birimi olarak da kullanılır. Stadyumlarım uzunluğu da 200 metre civarındadır. Koşu, disk atma, cirit atma gibi müsabakaların yanı sıra Roma Döneminde arena olarak da kullanılmıştır. Aphrodisias, Magnesia ve Tlos’ta bu yapının güzel örneklerini görebilirsiniz.
- Hamam
Antik kentlerin ortak yapılarından birisi de hamamlardır. Temizliğin yanı sıra Roma Döneminde günlük yaşamın da önemli bir parçası olan hamamların su ihtiyacı eğer termal bir kaynak yoksa su kemerleri vasıtasıyla taşınan suyun ısıtılması ile sağlanırdı.
Yıkanmanın yanı sıra spor yapılan bir yer olan hamamlar; soyunma odası (apodyterium), soğukluk (frigidarium), ılıklık (tepiderium), sıcaklık (caldarium), buhar odası (sudatorium), terleme odası (laconicum) ve masaj odasından (destrictarium) oluşur. Bunlara ek olarak bazı hamamlarda palaestra denen spor bölümleri de hamam kompleksinin içinde olur.
- Gymnasion
Kentlerde gençlere spor eğitiminin verildiği yapılardır. Roma döneminde hamamların fonksiyonu, Hellenistik Dönem ile gymnasiumlara geçer. Tam anlamıyla birbirinin ikamesi olmasa da kentlerin önemli yapılarındandır. Bazı hamamlarda olduğu gibi palaestra denen spor bölümlerini de içinde barındırır.
- Tetrapylon
Afrodisias’ta en güzel örneğini görebileceğiniz tetrapilon, dört yolun kesiştiği kavşak noktasına yapılan anıtsal yapıdır. Üzerinde süslemeler ve kabartmaların bulunduğu yapı dört yöne de açılır. Helence tetra 4, pylon ise yol demektir.
- Aquaduckt
Kentlere su taşıyan su kemerleridir. Bu yapılar sayesinde kentlere kilometrelerce uzaktan su taşınır. Savaş olduğunda ise şehre su taşınması kesildiğinde, sarnıçlara depolanan su kullanılır. İstanbul Valens Su Kemerleri, Aspendos, Efes ve daha birçok yerde örneklerini görebilirsiniz.
- Nymphaion
Şehirlerin anıtsal çeşmeleridir. Kentlerin su ihtiyacının karşılanmasının dışında şenlikler ve kutlamalar için de kullanılan yapılardan birisidir. Ne de olsa su medeniyet demektir.
- Heroon
Heroonlar, antik çağda kentlerde adından söz ettirmiş olan yönetici, asker ya da varlıklı insanlar için yapılmış anıtsal mezarlardır. Kentlerin içinde olurlar. Üzerine kabartmalarla önemli sahneler de işlenir. Bunların en dikkat çekici örneklerini ise Likya’nın Xanthos kentinde görebilirsiniz.
- Latrine
En basit tabiri ile söyleyecek olursak umumi tuvaletlerdir. Şehrin büyüklüğüne göre 50 kişilik kapasiteye kadar olanları da inşa edilmiştir. Bazılarının ortalarında sesi ve kokuyu engellemek için küçük bir havuz olur. Tuvalet olarak kullanılan yerlerin altında ise atıkları götürmesi için akan su vardır. Roma Döneminde kadın – erkek ortak kullanım yaygın iken, Hellenistik Çağ ile ayrılmaya başlar.
- Portiko
Günümüzdeki tabir ile söylemek gerekirse üzeri kapalı kaldırım demek en anlaşılır olanı. Sütunlu, uzunlamasına olan yapıdır. Dinlenme ve ticari amaçlarla kullanılır.
- Yazıt
Şehirde yaşayan önde gelen kişilerin ya da yöneticilerin hayatından, kahramanlıklarından bahseden önemli bilgi kaynaklarıdır. En meşhurlarından birisi üç dilde yazılan Letoon Arruntii Yazıtı Fethiye Müzesi’nde teşhir ediliyor.
- Tak
Kentlerin anıtsal kapıları olarak bilinse de, aslında bağımsız bir yapı olarak da inşa edilirler. Romalılarda çok yaygın olan tak inşaası, genelde kazanılan büyük zaferler anısına yaptırılır ve zafer takı olarak adlandırılır. Dört bir tarafına ise kazanılan zaferi anlatan kabartma sahneler ve süslemeler yapılır. Anadolu’da çok yaygın değildir. Patara’da Roma İmparatoru Trajan döneminde vali olan Mettius Modestus adına yaptırılan tak ve Selanik’te Perslere karşı kazanılan zafer onuruna İmparator Galerius Maxianus’un yaptırdığı Galerius Takı yakın çevrede en güzel örneklerdendir.
- Kaya Mezarları
Özellikle Likya, Karya bölgelerinde sıklıkla görebileceğiniz kaya mezarları, yerleşimlerin biraz uzağında yüksek kesimlere yapılırlar. Birçoğu kral ve soylular için yapılan mezarları adeta arı kovanı gibi yoğun olarak görebileceğiniz yer ise Pınara’dır. Amasya Harşena Dağı’nda, Kaunos’ta, Fethiye Amintas, Myra gibi birçok yerde güzel ve ihtişamlı örneklerini görme şansınız var.
- Nekropolis
Nekropolis, ölüler şehri ya da herkesin bildiği tabirle mezarlık. Antik çağda kremasyon, iç gömü (hoker pozisyonu) ve lahit kullanarak yapılan ölü gömme teknikleri arasında en sık görecekleriniz lahitler.
Antik kentlerin giriş kısmında yolun etrafına sağlı sollu dizilmiş lahitler görürsünüz. İşte şehrin mezarlığıdır burası. Genelde şehirlerin uzağında olsalarda, gelişmeyle beraber içiçe bir hal almış durumdalar. Her canlının bir gün öleceğini düşünürsek, bütün kentlerin olmazsa olmazlarından birisidir nekropoller.
Lahit
Antik kentlerde nekropollerde sandık şeklinde olan ve üzeri yine taş bir kapakla kapatılmış mezarlar olur ki bunlar lahit olarak adlandırılır. Ölen kişiler değerli eşyalarıyla beraber bunların içine yerleştirilir. Lahitlerin üzerinde ise ölen kişinin hayatından sahneler işlenir. Tabii bu ölen kişinin saygınlık derecesine de bağlı olan bir durum. Günümüzdeki çoğu lahitte olan şey ise üzerlerindeki kocaman delikler... Bunlar da tarihi talan etme pahasına hazine peşinde koşan tarihi eser kaçakçılarının bıraktığı izler.
- Ostotek
Lahitlerin küçüğü olarak nitelendirebileceğimiz ostotekler, kül ve kemik koymak amacıyla kullanılır. Bu sebeple kemik kutusu olarak da adlandırılır. Biraz daha büyük olanları çocuk lahidi olarak da kullanılmış olup üzerinde lahitlerde olduğu gibi girland, lotus, Medusa gibi süslemeler bulunur.
Bunların dışında yer altı dünyasının kapısını ifade eden betimlemeler ve farklı mitolojik varlıklar da eklenebiliyor. Bulunduğu bölgeye göre kireçtaşı, mermer gibi malzemelerden yapılırlar.
- Tümülüs
Frigler ile Anadolu’da görülmeye başlanan tümülüsler, ölü gömmenin farklı bir şekli. Ölen kişiler ahşap bir platformun üzerine konduktan sonra, etrafı kapatılır (bazen yakılır) ve toprak atılır. Küçük yapay bir tepecik ortaya çıkar. En meşhur tümülüs ise Gordion’da (Polatlı) bulunan Eşek Kulaklı Kral Midas’ın tümülüsüdür. Çanakkale Kumkale’de Troya Savaşı’nın kahramanlarından Achilleus’un, Patraklos’un ve daha birçok kişinin tümülüsü var. Ne diyelim “Toprakları Bol Olsun!”