Kimdir acaba Malakanlar? Kars’ta ne işleri vardı?
Malakanlar Kars’ın süt kokan insanlarıydılar. Kars’a büyük imza attılar. Kars’a iyi ki geldiler ve iyi ki Kars’ta yaşadılar.
Kars denince aklıma gelen en çarpıcı konu Malakanlar’dır ve daha önce aynı bu konuda yazdığım bir makale çok sevilmişti ve 300 bin okuyucu sayısına ulaşmıştı. Demek ki insanlarımız Anadolu’daki farklı ırk ve dinlere ilgi duyuyorlar diyerek araştırma yazılarımı halen bu yönde yazmaya gayret ediyorum.
Şimdi aynı konuyu size Kars'ta bir fiil yaşayan bir rehber gözüyle aktarmak istiyorum.
Kimdir Malakanlar? Kars’ta ne işleri vardı? gibi soruları cevaplayarak başlayalım.
Öncelikle Malakan bir ırk değildir, bir lakaptır; Rusça Molokon’dan gelir ve bu dilde “Süt içenler” anlamına gelir.
Malakanlar tarikatı da diyebileceğimiz topluluk üyeleri Bolşevik Devrimi öncesi yani 19. yüzyılın en başlarında, Rusya’da yaşayan bir Ortodoks dini topluluktu; fakat bu grup diğer Ortodoks gruplarından farklı davranışlar içinde olarak Rus Ortodoks Kilisesi’nin dışında protest hareketler sergilemeye başlayınca kilise ile çatışma haline girdiler. Örneğin Rus Çarlık Kilisesi bunlara en basitinden haftada en fazla iki gün süt içeceksiniz diye dayatırken, bunlar her gün süt içme taraftarı idiler.
Ayrıca Malakalanlar savaş karşıtı olup toplu silah yakma eylemleri gerçekleştiriyorlardı.
İbadet ederken kilise kullanmıyor, aracı olarak Rahip bulundurmuyor, haç da kullanmıyorlardı ve domuz eti de yemeyen bir topluluktu.
Kısacası çok dindar olan bu topluluk daha çok Yahudilik eksenli Eski Ahit'i örnek alıp Tanrı ile insan arasına hiç kimsenin aracı olamayacağını savundular. Çarlık Rusyası’ndaki kilise otoritesine karşı geldiler ve sonuçta aforoz edildiler.
Rusya’da Malakan ve Dukobor kavimleri hep aykırı oldukları için “Ruh Güreşçileri” ve “Süt İçenler” olarak anılmaya başlandı.
Rusya’da istenmeyen olarak kabul edilen Malalakanlar’ın geleceği, 93 harbi diye anılan Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Kars’ın Ruslar’ın eline geçmesi ile netleşmeye başlamıştı.
Ruslar Berlin Antlaşması sonrası Kars, Ardahan ve Batum’da hep kalmak amacıyla bir kolonileşme çabasına girince, Malakanlar’ı da bu bölgelere sürmek ve buralarda kolonileşmelerini hemen sağlamak yaptıkları ilk iş oldu.
Bu sayede hem hoşlanmadıkları “Çıbanbaşı” dedikleri bu zor savaş karşıtı bir topluluktan kurtulacak hem de Kars’ta olan Türk ve Azeri yerel çoğunluğa karşı bir Rus nüfusu gücü üstünlüğü oluşturacaklardı.
Malakan topluluğu Rusya’dan gruplar halinde uzun bir göç yolculuğu sonrası Gürcistan üzerinden Kars’a ulaştı ve Rus Devletinin gösterdiği özellikle dere kenarı ve tarıma uygun olan köylere yerleşmelerine izin verildi.
Malakanlar yeni ülkelerine çabuk uyum sağladılar. Tarım ve hayvancılık konusunda gerek Hollandalılar, gerekse İsviçreliler’den öğrenmiş oldukları o dönemin modern tekniklerini uygulayarak Kars'ta önemli tarımsal devrimlere imza atmaya başladılar.
Yerli nüfus ile çok hızla entegre olarak tüm bildiklerini öğretmeye başladılar, kısacası kız almak vermek dışında her konuda Müslüman nüfusla oldukça iyi geçiniyorlardı.
Kilise, papaz ve haç kullanmadıkları için dinsel bir ayrım da göze çarpmıyordu.
Malakanlar doğayı çok iyi kullandılar, dere kenarlarına un değirmenleri kurdular, tarımda at kullanarak hızlı tarım yapmayı öğrendiler, öğrettiler. Malakan inekleri yetiştirerek normalden fazla süt elde ettiler ve zavotlar yani imalathaneler kurarak çecil, gravyer ve kaşar peyniri üretmeye başladılar.
Bölgede ilk kez patates ve şeker pancarı üretimi başlattılar. Kaz yetiştirmeye başladılar ayrıca müzik ve sanat konusunda da çok başarılıydılar. Evlerinde piyano bulunuyordu, belki de Rus dönemi Kars’ından kalan bu opera ve konservatuar geleneğini de Türk Cumhuriyeti dönemine taşıyan ve yaşatan onlar olmuştur.
1878’den 1917’ye kadar süren Kars’taki Rus hâkimiyetinde yaşayan Malakanlar, Türkler ve Ermeniler için her şey güzel giderken Rusya'da oluşan 1917 Bolşevik Devrimi her şeyin başlangıcı ve sonu oldu.
Ruslar Kars'tan ayrılınca Malakanlar’ın bir kısmı da Rusya döndü. Geri kalanlar 1918 ve 1919 arası Kars’ta yaşamaya devam ettiler.
Hatta kalan Malakanlar, Anadolu'daki ilk cumhuriyet olan Kafkas Cenubi Garp Cumhuriyeti kuruluşunda da İngilizler’e karşı Türkler’in yanında yer alarak, delege bile olarak yardımda bulundular.
Kars artık ortak memleketleriydi.
Fakat Malakanlar savaş karşıtı bir topluluktu ve hiç kimseyle savaşmamak kırmızı çizgileriydi; kim olursa olsun.
1919’da Kuva-yı Milliye tarafından Türk ordusunun yanında savaşmaya davet edilince Malakanlar çok sevdikleri Türkler’e de aynı cevabı verdi:“Biz savaşmıyoruz silah yok”.
Sonunda baskılara dayanamayan Kars’ın son Malakanlar’ı da ünlü yazar ve Malakan dostu Tolstoy’un yardımlarıyla Batum'a yanaşan gemilerle Kafkasya’yı terk etmeye karar verdiler.
Bir kısmı Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avustralya gibi savaştan uzak ülkelere göçmek zorunda kaldılar.
Çünkü; Rusya, Osmanlı ve İngilizler arasında kalan barışçıl bir topluluğun böyle bir ateş hattında kalması imkansızdı.
Artlarında bıraktıkları diğer Malakanlar ise İstanbul’da gerçekleşen 6 ve 7 Eylül olayları sonucu korku ile Anadolu’yu terk ederken, Kıbrıs Harekâtı ve de Almanya'nın işçi alması ile oluşan göç dalgası son Malakanlar'ın da tamamen gitmesine neden oldu.
Diğer bir sebep; nüfus azalması sonucu akraba evlilikleri ve ensest evlilikler yapmaktan kaçınmak adına da, Malakanlar’ın yaşadığı yerlere göç etme isteği etken oldu.
Malakanlar'da boşanmak yasaktı. Malakan kadınları evlendikten sonra baş örtüsü takarlardı.
Rusya’ya giden bazı Malakanlar tekrar Kars'a geri dönmek isteseler de Rus hükümeti ellerinden pasaportlarını alarak dönüşe izin vermedi.
Bugünse günümüzde Kars’ta yaşayan 3 aile bulunuyor. Çakmak Köyü’nde yaşayan çok yaşlı tatlı bir Malakan çift bulunmakta. Bazıları Türkler’le evlenmiş ve bir şekilde asimile olmuşlar ama halen Malakan kültürünü yaşatmaya ve tanıtmaya çalışıyorlar.
Kars'ta şu an için en çok tanınan kişi, anne tarafından Malakan olan Vedat Akçayöz’dür ve değerli Malakan Annesi Sara Hanım ve Vedat Bey halen Kars’ta yaşıyor.
Vedat Bey aynı zamanda fotoğrafçı ve araştırmacı yazar kimliğiyle Kars'a ve Malakan kültürüne halen hizmet vermeye devam ediyor.
Kısacası Malakanlar Kars için büyük bir şans olmuştur. Hali hazırda bugün onların ardında bıraktığı tarım ve hayvancılık devrimleri ile Kars turizmine bile kalite katmaya devam ederken dünyaca ünlü gravyer peynirinin İsviçre'den sonra en iyi üretildiği yer Kars'tır.
Malakanlar hakkında daha çok bilgi almak isteyen okuyucularıma Tarık Akan’ın ölmeden önce yaptığı güzel bir film olan Deli Deli Olma‘yı izlemelerini önerim. Kars’ta tek başına kalmış son Malakan'ı canlandıran usta oyuncu Tarık Akan harika bir oyunculuk çıkarıyor.
Bence Malakan kültürünü tanımak için harika bir sinema yapıtı.
Malakanlar Kars’ın süt kokan insanlarıydılar.
Kars’a büyük imza attılar.
Kars’a iyi ki geldiler ve iyi ki Kars’ta yaşadılar.
Bir Malakan şiiri ile makalemi bitiriyorum.
Saygı ve sevgilerimle...
Bir sarmaşık olsaydım, sıkıca tutunsaydım bir yere,
Sökülüp atılmasaydım, köklerimi salsaydım derinlere.
Bir sarmaşık olsaydım, dolasaydım gövdemi döne döne,
Günlerce aynı yerde kalsaydım, hareketsizlikten uyusaydım.
Bense ayrık otuyum, her çıktığı yerden sökülen,
Sarmaşık olmak isteyip de, basit bir ot bilinen
Bir ayrık otuyum, kökü olmayan, sevilmeyen
Sarmaşık olmaya özenen, öylece bir ot işte…