Batı Ege'nin Görülmesi Gereken Beş Güzel Köyü

BATI EGE'NİN GÖRÜLESİ BEŞ GÜZELİ

Batı Ege’nin birbirinden güzel köyleri nelerdir? Bu güzel köylerde neler yapılır, neler yenir?

Özelllikle kapalı mekanlarda çalışanlara büyük bloklar arasında yaşayanlara bu yazımızda çok güzel önerilerimiz var… Çünkü artık ruhumuz yeter diyor. Yaşamın yorgunluğundan kaçarak özgürce yaşamayı, gezmeyi, görmeyi çok ama çok özledik ve özlemeliyiz.

Çünkü insanın kendisi için yapabileceği en iyi yatırım seyahattir.

İster kendi aracınızla isterseniz, acente turlarıyla, belki de otostopla Batı Ege'ye yolunuz düşerse eğer henüz görmediyseniz mutlaka bu aşağıda yazdığım beş güzel Batı Ege köyünü görmenizi öneriyorum

Bu hap bilgiler içeren ve bir tur rehberi gözüyle yazılan makalede size faydalı olabilecek bazı tavsiyelerim olacak ve umarım bu öneriler keyifli bir tatil geçirmenizi sağlar.

1- Birgi Köyü (Ödemiş – İzmir)

Birgi Ödemiş merkeze sadece 10 km, İzmir’e ise 1,5 saat uzaklıkta olan, zamanın adeta durduğu bir yer. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı eserlerinin yan yana dizildiği adeta bir açık hava müzesi.

Çağan Irmak gibi yönetmenlerin, başrolünde Hümeyra'nın oynadığı Unutursam Fısılda filmini çekerken neredeyse hiç bozulmamış tarihi dokusunu kullandığı Birgi, gerçekten görülmesi gereken zamanın durduğu bir kent.

Çekül Vakfı’nın değerli çabaları sayesinde beldedeki birçok tarihi eser ve yapılar koruma altına alındı..

14. yüzyılda Aydınoğlu Beyliği tarafından yapılan Aydınoğlu Birgi Ulu Camii, bölgenin en eski Türk eseri olup üzerinde Roma dönemine ait devşirme bir aslan heykeli ile İslam dünyasında heykel bulunan yegane camidir.

Birgi'nin simge binalarından biri de dönemin zengin bir tüccarına ait olan 18. yüzyıl yapımı Çakırağa Konağı’dır. Restorasyon sürecinde olan bu ahşap konak üç katlı olup içi ahşap üzerine kök boya ile boyanmış duvar resimleri ile bezelidir. Bu müze evin etrafında serpme kahvaltı servisi veren harika tarihi konaklar bulunur.

Çakırağa Konağı İstanbul Odası

Gezmeye değer diğer tarihi yerler sırasıyla; Birgi Kervansarayı, İmam Birgivi Türbesi, Papaz Çayı, Tarihi Birgi Evleri, Umur Bey Anıtı, Derviş Ağa Medresesi, Birgi Meydan Kahvesi ve Doğal Ürünler Çarşısı olabilir.

Ayrıca şehrin girişinde Anadolu'nun hiçbir yerinde göremeyeceğiniz kadar çok olan tarihi Osmanlı mezar taşlarının bulunduğu anıt mezarlıkları görürsünüz.

Birgi'yi gezdikten sonra Gölcük, Bozdağ Kasabası, Kırkçeşmeler Mesire Alanı ve Ödemiş merkezde de zaman geçirebilirsiniz.

Yemek tavsiyesi olarak Ödemiş köftesi, sucuk ve keşkek gibi yöresel tatları önerilir.

Birgi’de Ne Yapmalı

►Birgi köy kahvesinde bir keyif kahvesi içilmeli.

Papaz Çayı bölgesindeki tarihi evleri fotoğraflayın.

İmam Birgivi Türbesi etrafındaki organik pazarı gezin.

Gölcük'te mutlaka keşkek yiyin göl yürüşü yapın.

Ödemiş merkezde ünlü kent müzesini gezin

Birgi Ulu Camii’ndeki ahşap mimberi mutlaka inceleyin.

2- Karina ve Doğanbey Köyleri (Söke – Aydın)

Karina ve Doğanbey köyleri, Büyük Menderes deltası yolu üzerinde bulunan Söke'ye bağlı gizli cennetler. Kuşadası merkezden 45 dakika uzaklıkta olan beldelerin etrafında başta Priene olmak üzere Milet ve Didim Apollon Tapınağı gibi kadim antik kentler bulunur.

Doğanbey Köyü

Rahatlıkla tam gün tur yapabileceğiniz bölgede Doğanbey, eski adıyla Domatia Köyünde, tarihi Rum evlerinin bulunduğu dağ köyünü gezebilirsiniz. Şahıslara ait olan bu taş evler oldukça iyi restorasyon görmüş olup bazı binalar şarap evi ve restoran olarak hizmet vermektedir.

Dilek Yarımadası Milli Parkı’na yakın olması nedeniyle bitki örtüsü ve havyan fosillerinin bulunduğu bir doğa müzesi bulunur. Müzede detaylı bilgi veren bir video gösterisi almanızı öneririm.

Söke Karina Köyü

Fotoğraf: www.didimportal.com/index.php/tr/203/karina_dil_golu

Karina, Doğanbey köyüne 2 km uzaklıkta bulunan yarım ay şeklinde uzun bir sahile sahip bir balıkçı kasabası, Ege Denizi’nin diğer bir kıyısında duran Samos Adası manzarası olan belde, sırtını bölgenin en yüksek dağı olan Dilek Dağı’na yaslıyor.

Balıkçı restoranlarının sahil şeridine koydukları masa ve sandalyeler, açık hava restoranına dönüştürüyorlar. Ege’nin eşsiz otlarından yapılan mezelere günlük ağlara takılmış balıklar eşlik ediyor. Alkol servisi de bulunan bu restoranlar, denize o kadar yakın ki kıyıda yüzen ördekleri rahatlıkla ellerinizle besleyebiliyorsunuz.

Taşlık bir kıyı olması nedeniyle denize girmek veya güneşlenme olanağı olmasa da Karina, özellikle balık ürünleri ve meze sevenler için keyifli bir öğle yemeği için bulunmaz bir belde.

3- Ildırı Köyü (Çeşme – İzmir)

Ildırı, Çeşme Yarımadasının güney kıyısında bulunan gizli bir Ege cenneti. Erythrai adlı bir Roma antik kentinin de bulunduğu belde de, arkeolojik kazı çalışmalar sonrası Athena Tapınağı ve tiyatro basamakları ortaya çıkartılsa da, kentin sadece yüzde 5’lik kısmı ortaya çıkartılmış gibi görünüyor.

Fotoğraf: www.ankusam.ankara.edu.tr/erythrai/

Erythrai, kırmızı anlamına gelen Luvice bir kelime olup terra cotta da denilen kırmızı tuğla malzemesinin buradan Anadolu'ya yayıldığı düşünülmektedir.

Kıyı şeridindeki bulunan fiyort görünümlü, iri ufaklı adacıklara antik kentin yüksek noktası olan Athena Tapınağı’ndan bakarsanız doyumsuz bir manzara ile karşı karşıya gelirsiniz.

Hafta sonu doğa yürüşü yapmayı sevenlerin, doğa fotoğrafçılarının ve günübirlik gezginlerin uğrak yeri olan belde, mermer ve bazalt devşirme taşlardan yapılmış taş evleriyle Ege Denizi’nde küçük tipik bir Yunan adasını andırıyor.

Balık restoranları, kafeler ve bir de butik otelin olduğu, denize girmek için de ideal bir yer. Ayrıca enginar zamanı kurulan doğal ürünler pazarında çok çeşitli reçeller ve kurutulmuş otlar da bulmak mümkün.

Ildırı'ya yakın ve gezmeye değer iki köy daha var. Biri evlerinin beyaz duvarlarını köylü kadınların renkli duvar resimleriyle süslediği ünlü Germiyan Köyü; diğeri ise İzmir'e giden yol üzerinde bulunan ve her yıl geleneksel Oyuk Festivali yapılan köy olan Barbaros Köyüdür. Buralarda da keyifli vakit geçirmek adına en azından bir bardak çay içmenizi öneririm.

Ildırı’da Ne Yapmalı

Erythrai Antik Kenti mutlaka gezilmeli.

Eğer mevsimi ise enginar bahçeleri görülmeli.

Meyve reçeli alabilirsiniz.

Manzaralı kafelerde Türk kahvesi içilmeli.

Athena Tapınağı’ndan tüm manzara fotoğraflanmalı.

Hediyelik eşya satan stantlardan hatıra magnetler alınabilir.

Köydeki balıkçı kahvesinde bir çay içebilirsiniz.

4- Mordoğan (Karaburun – İzmir)

Otoban ile İzmir'den sadece 1.15 saat uzakta olsa da; otoban sonrası uzun, virajlı ve bakımsız karayolları nedeniyle tercih edilmediğinden bakir kalan bir bölge olan Karaburun Yarımadası şimdilerde oldukça ilgi gören bir bölge.

Karaburun, halen İzmir'in en az nüfuslu beldesi olsa da karayollarının düzenlenmesi, yapılan turizm ve kültür yatırımları sayesinde son dönemde oldukça fazla ziyaretçisi olan bir belde haline gelmeye başladı diyebiliriz.

Karaburun yolu üzerinde bulunan Mordoğan, eski ve yeni olarak ikiye ayrılıyor. Eski Mordoğan, denize uzak olması nedeniyle tarihi gezi yapmayı sevenler için daha uygun bir nokta. Narkissos Pınarı denilen noktada efsaneye göre; ilk nergis çiceğinin ortaya çıktığına inanılıyor. Ayrıca köyün içinde 14. yüzyıla tarihlenen Ayşe Hatun Camii ve eski bir ilk okuldan müzeye çevrilen özel bir etnografya müzesi bulunuyor. Ayrıca Yeni Mordoğan'a göre daha sakin olan Eski Mordoğan'da, köylü kadınlarının işlettiği Doğal Ürünler Pazarı da belli günlerde müzenin karşısında kuruluyor.

Yeni Mordoğan, deniz kıyısında olduğu için halk plajı, restoran, pansiyon ve otel gibi turistik mekanların ağırlıklı olduğu bir belde. Bu nedenle tercih sizin ya deniz ve güneş ya da kültür turu...

Karaburun merkeze doğru aracınızla devam ederseniz, yol üzerinde görmenizi önereceğim harika dağ köyleri var. Örneğin, Eğlenhoca Köyü, İnecik Köyü ve Kösedere Köyü.

Bu köylerin hepsinin ortak özelliği, zeytin ağaçlarının bol olduğu yerler olması. Özellikle hurma zeytin denilen çeşit bölgeye has bir tattır. Sulu limonun da çok yaygın olduğu bölge de her adım başında bir zeytinyağı fabrikası görebilirsiniz.

Özellikle İnecik Köyünde, bazı akademisyenlerin İzmir Büyükşehir Belediyesi desteği ile kurduğu Zeytin Okulu adlı müze ev çok ilginç bir oluşum. Doğaseverlerin Amor Mundi yani yaşam sevgisi felsefesi ile bir araya geldiği bu sevimli kültür evinde müzik, dans, tiyatro ve kitap okuma günleri düzenleniyor. Ücretsiz olan bu Zeytin Okulu’nu ziyaret etmenizi öneririm.

Balıkçılık ve zeytincilik kültürünün birarada olduğu Karaburun'un en meşhur doğal ürünü şüphesiz ki nergis çiçeği. Ocak ve şubat aylarında hasat edilen bu mis kokulu çiceğin Türkiye’deki anavatanı Karaburun Bozköy ve çevresidir. Şubat sonrası da bölgeden mor renkli sümbüller toplanır.

Karaburun Limanı, kaliteli balıkçı restoranların yoğun noktası olduğu için öğle yemeğinizi buraya denk getirmenizi öneririm.

Turun sonunda Karaburun'a bağlı Yeni Liman'a giderek, yarımadanın en uç noktasına varmış olursunuz. Orada her gün doğal ürünler pazarı ve balık mezatı kurulur. Özellikle vakti geldiğinde nergis bahçelerinden çiçek toplamaya izin verilmediği için, demet demet nergis satın alabileceğiniz tek nokta Yeni Liman diyebilirim.

Mordoğan’da Ne Yapmalı

Eski Mordoğan’da Müesser Aktaş Kent Müzesi’ni görün.

Karaburun'da Poseidon çimeniyle beslenen deniz çipurası yiyin.

Eğlenhoca Köyünde öküzgözü köftesi tadın.

Yeni Liman rganik pazarından alışveriş yapın.

Bozköy'de nergis bahçelerini fotoğraflayın.

İnecik Köyünde Zeytin Okulu’nu ziyaret edin.

Bol bol reçel, limon, portakal ve hurma zeytini satın alın.

5- Sığacık – Teos (Seferihisar – İzmir)

İzmir 'e en yakın ve en keyifli vakit geçirebileceğiniz yerlerden birisi Seferihisar civarıdır. Kültür, doğa, arkeoloji, gastronomi ve tarihsever herkesin bir şeyler bulabileceği bu belde, Türkiye'nin narenciye üretim merkezlerinden biridir. Özellikle mandalina bahçeleri ile süslü olan Seferihisar-Sığacık Yolu sizi bambaşka alemlere götürür.

Sığacık, Seferihisar merkezden yaklaşık yarım saat uzaklıkta olup büyük bir yat limanı olan bir deniz kasabasıdır. Dar sokakları, Roma döneminden kalma kent surları ve burçları ile size bir Orta Çağ kasabasını anımsatır.

Özellikle pazar günleri halk tarafından kurulan açık hava semt pazarında organik, ev yapımı yemek ve mezelerin en güzellerine sahip olabilirsiniz. Ev hanımlarının açtığı ev önü tezgahlarda yaprak sarma, ot yemekleri, baklava ve böreklerden tadabilirsiniz. İster gezerken elinizde yiyin, ister masalara oturup dinlenirken bu lezzetleri tadın.

Teos Limanı etrafında üzeri hasırlarla örtülü sıra sıra çay bahçeleri bulunur. Uzun çarşı pazar yürüşü sonrası, güzel bir çay ve kahve içmek için ideal yerlerdir. Ayrıca kale içi denilen sur bölgesinde canlı müzik yapan sokak çalgıcılarını dinlemek de ayrı bir zevktir.

Sığacık, yemek ve alışveriş ağırlıklı bölge. Ancak tarih ve arkeoloji sevenler için de yaklaşık 15 dakika uzaklıkta bir antik kent bulunur. Teos Antik Kenti, İyon göçlerinin gerçekleştiği, başkenti Kuşadası Paninion olan 12 İyon kentinden biridir. Yapılan kazılarda antik tiyatro ve tapınak bölümü ortaya çıkartılmıştır.

Deniz girmek isteyenler için de uygun bir plaj olan antik liman bölgesinde, berrak deniz suyu içinde antik liman kalıntılarına ait taş parçalarını gözlemek halen büyük bir zevktir.

Teos ve Sığacık bölgesinde ev pansiyonculuğunun yanı sıra büyük bir beş yıldızlı otel ve tatil köyleri de mevcuttur. Ata Demirel'in Olanlar Oldu filminin platosu olan Sığacık ve Teos; gerçekten deniz, güneş ve kum tatilinden daha çok olanaklar sunan çok güzel vakit geçirebileceğiniz Ege kasabalarından birisidir.

Sığacık’ta Ne yapmalı

Sığacık pazarında alışveriş yapabilirsiniz.

Sığacık’ta antik liman surlarını gezip fotoğraflayın.

Sahil kafelerinde kahvenizi yudumlayarak güneşin batışını izleyin.

Teos Antik Kentini mutlaka gezin.

Balık restoranlarında midye ve kalamar yiyin.

Seyahatleriniz RehberName Tadında Olsun.

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.