Göbeklitepe’nin bulunuşu Dünya tarihinde bir çığır açtı. Peki ya Göbekli Tepe’nin kardeşi Harbetsuvan Tepe hakkında bilmedikleriniz neler?
Göbekli Tepe’nin dünya çapında uyandırdığı heyecan sonrası, GAP bölgesinin kadim kenti Şanlıurfa‘da yapılan kazı çalışmalarının devamında Göbekli Tepe dışında, Çanak Çömleksiz Neolitik döneme ait birçok alan olduğu gerçeği ortaya çıkmaya devam ediyor.
Uzun yıllardır bu bölgede yapılan kazı ve araştırmalarda, tüm buluntuların M.Ö. 9. Bin yılın başlarına ait olma ortak özelliği dikkat çekiyor. Bu buluntular sonucunda, Göbekli Tepe’den, ne daha genç, ne daha eski olan bazı neolitik B PPNB evresine ait bazı yerleşimlerden söz edeceğiz.
Özellikle bu bölgede kazı yapan ve bu araştırmaları belgelerle yazan akademisyenlerden edindiğimiz bilgilerin ışığında bu Arkeolojik derlemeyi sizler için hazırladık.
Arkeolog Bahattin Çelik gibi, arkeologların ekipleriyle birlikte çalıştığı bu yeni neolitik kazı alanları, sırasıyla Sefer Tepe, Kurt Tepesi, Hamzan Tepe, Taşlı Tepe, Karahan Tepe ve özellikle Harbetsuvan Tepesi olarak bilinmektedir.
Bu kez bu derleme makalede Harbetsuvan Tepesi’ni ele alacağız.
Göbekli Tepe gibi bu kazılarda da “T” şeklinde dikilitaşlar (dolmenler) benzer olarak ortaya çıkıyor.
Harbetsuvan Tepesi, 2017 den beri kazılan ve Göbekli Tepe’nin II. tabakasında görülen “T” şeklinde dikilitaşlarla aynı boyutta dikilitaşların bulunduğu bu merkezlerin en önemlilerindendir.
Harbetsuvan Tepesi, ilk olarak 2014 yılında ortaya çıkarıldı. Şanlıurfa’nın yaklaşık 55 km doğusunda Tektek Dağları olarak bilinen bir ovanın içinde olup Eyyübiye ilçesine bağlıdır.
Harran Ovası’nın çevresinde olan Göbekli Tepe, Karahan Tepe, Hamzan Tepe ve Şanlıurfa-Yeni Mahalle, Çanak Çömleksiz Neolitik dönem (PPN) kült merkezlerine benzer bir alan olan Harbetsuvan Tepesi de Harran ovasının doğu kenarında yüksek bir ovanın üstünden konumlanmıştır.
Kazılarda, dörtgen planlı taş şekillerin ortasında ya da duvarlarında olan dikilitaşlar Göbekli Tepe’ye benzer özellikler göstermiştir. Kısa bir süre içerisinde yapılan kazılarda, falluslu heykel parçası, kol ve parmak kabartmalı dikilitaş, Byblos uçları, yassı baltalar, obsidyen okucu, bazalt taşından havanelleri gibi üst dönem neolitik çağa ait eserler öne çıkmaktadır.
Bu kazılar, bölgede Göbekli Tepe kadar önemli ve eski ikinci bir tapınak (kült) merkezine benzeyen bir alan olduğunu göstermektedir. Şanlıurfa, Türkiye’nin en çok kazı yapılan arkeo kenti olarak özellikle Harran Ovası’ndaki "T" şeklinde dikilitaşlarla sembolize edilen alanların bu kadar çok bulunması uzmanları şaşırtmaya devam ediyor.
Bu kült merkezlerinin ortak nitelikleri, Çanak Çömleksiz Neolitik dönem A evresi (PPNA) ve Çanak Çömleksiz Neolitik dönem B evresine (PPNB) tarihlendirilmesidir.
Konu üzerine araştırma yapan arkeologların makalelerine göre, Harran Ovası’nda yeni bulunan tüm bu yeni neolitik tepeler, Göbekli Tepe’nin üçüncü ve ikinci tabakası benzer tarihlendirmeye sahip olup hacim olarak daha büyük alana sahiptirler.
Karahan Tepe, Ayanlar Höyük ve Tepe Han Hüyük’te elde edilen buluntulara göre bu arkeoloji sitelerin Göbekli Tepe'nin üçüncü tabakası ile aynı tarihsel döneme sahip olduğu düşünülmektedir.
Özellikle, Harbetsuvan Tepesi 60.000 metre kare alanıyla Sefer Tepe, Kurt Tepesi ve Taşlı Tepe‘ye benzer büyüklükte olup coğrafi olarak diğerlerinde daha yüksek rakımlı bir tepelik alanda bulunmaktadır.
Harbetsuvan Tepesi arkeolojik kazılarda şu ana kadar henüz bir yerleşim alanına rastlanamamıştır.
İlginçtir ki, uzun süredir sadece tapınak olduğu öne sürülen Göbekli Tepe'de yapılan dip kazılarda, nihayet Göbekli Tepe’nin üst batı alanında yerleşim bölgesine benzer şekiller bulunmuştur.Ve bu tür yaşam alanları, varsayılan buluntular, bu tür inanç merkezlerinin çevresinde de üst neolitik dönemden mimari kalıntılar olabileceğinin önemli göstergesidir.
Harbetsuvan kazılarında ortaya çıkan en önemli gerçek gerek mimari gerekse ait olduğu dönem olarak buranın da Göbekli Tepe ile birçok ortak özelliğe sahip olduğudur. Fakat Harbetsuvan’da henüz bir yerleşim izine rastlanmamıştır.
Harbetsuvan Tepesi, Karahan Tepe'ye yaklaşık 7 km mesafededir. Konumu nedeniyle Harran Ovası’nın tüm manzarasına hakimdir. Kazı alanı etrafında çoğunlukla yamaç barınakları, avlanma amaçlı tuzak alanları ve mağara tipi kaya sığınakları görülmüştür. Tepe üzerindeki yerleşimler ortalama 3-5 dekar büyüklüğündedir ve açıları güney, batı veya güneybatıya doğrudur.
Bu tür tepe üzeri yerleşim bölgelerinin ana amacı bölgede yoğun yaşayan ceylanları yakalamak için yapılan tuzaklara yakın olmak olabilir. Özetle, Harbetsuvan Tepesi, tuzak alanları, yamaçta bulunan yaşam alanları ve hayvan tuzakları ile önemli bir yaşam merkezine benzer özellikler göstermektedir.
Komşusu olan Karahan Tepe'ye göre Harbetsuvan Tepesi'nin bölgeye hâkim bir gözlem üssüne benzer hali sanki bu merkezin Karahan Tepe’nin uydusu gibi bir yer olduğu izlenimini vermektedir.
Tektek Dağları'nın batı sınırını oluşturan bir tepenin üstünde bulunan arkeolojik sitenin batısında Harran Ovası bulunur. Harbetsuvan Tepesi civarında uzmanlar tarafından yapılan keşiflerde merkezi kayaya oyulmuş şeklinde su olukları, çakmaktaşından ve obsidyenden yapılmış neolitik döneme ait olduğu düşünülen el aletleri bulunmuştur.
Tüm buluntular ışığında bu alanın, Çanak Çömleksiz Neolitik dönemin B evresine (PPNB) ait küçük bir kült merkezi olduğu kanısına varılmıştır. Bu kanıya varılmasının en büyük sebebi, tepenin üstünde bulunan birçok, Nevali Çori, Sefer Tepe, Hamzan Tepe ve Göbekli Tepe’de görülen “T” şeklinde dolmenlere rastlanmasıdır.
Yerleşim alanlarında yapılan kazılarda ise “T” şeklindeki monolitlerin üstünde dönem insanlarına ait olduğu düşünülen parmak kabartmaları da bulunmuştur. Arkeolojik alan, deniz seviyesinden yaklaşık 714 m yüksekliktedir. Tektek Dağları olarak isimlendirilen dağlık bir bölgede kurulmuştur. Urfa platosunun en güney kesimini oluşturan Tektek Dağları, dağ olmaktan daha çok jeomorfolojik açıdan yüksek tepeler şeklinde oluşmuş bir coğrafyaya sahiptir.
Doğal yollarla oluşan bir su kaynağının hiç olmadığı bu alanda erozyon sonucu oluşan kalker kayalıklara çok sık rastlanır. Su kaynakları sadece yoğun yağmur yağınca akmaya başlayarak gelişigüzel oluşmaktadır. Günümüzde bile Harran civarındaki köylerde sarnıçlar sayesinde yağmur suları biriktirilip yaz aylarında su eksiği giderilmektedir.
Harbetsuvan Tepesi'nin günümüze kadar iyi durumda kalan bölümü ortalama 6.000m²’lik bir alanı kapsamaktadır. Yaşam alanına benzer bölge, kayalık bir tepenin tam olarak en üst tarafında görülür.
Bu alanın tam 7 km kuzeydoğusunda yine Çanak Çömleksiz Neolitik dönemde büyük bir inanç merkezi olduğu düşünülen Karahan Tepe sit alanı yer almaktadır. Şanlıurfa’nın tarım merkezi olan devasa Harran Ovası, Harbetsuvan yerleşiminin ortalama 5 km batısındadır.
Yapılan çevre keşiflerinde Harbetsuvan'ın 10 km güneyinde, Recmelsuvan adlı bölgenin yüzeyinde bol miktarda çakmaktaşı ocakları keşfedilmiştir. Bundan dolayı Harbetsuvan Tepesi’nde, çakmaktaşı kalıntıları tüm arkeolojik alanda oldukça fazladır.
1 m² lik alana düşen çakmaktaşı sayısı ortalama 30 civarındadır. Kazı yapan uzman arkeologlara göre, yerleşime en yakın bazalt taşı ocağı arkeolojik site alanının 15 km kuzeybatısında yer alır.
Kazı bölgesinde bulunan K 11 alanı, resmi arkeolojik kazılar başlamadan önce yapılan kaçak kazıları sonucu zarar görmüş bir alan olup içinde kırılmış ve üzerinde kabartma izleri taşıyan dikilitaş kırıkları bulunur. İlk olarak bu define çukuru olan bölge kazılmış olup koruma altına alınmıştır.
Kaçak kazıların yapıldığı dikilitaşın civarında yapılan kazılarda iki duvar kalıntısı ortaya çıkmış ve her iki duvarın buluşma şekli ortaya çıkarılmıştır. Ve bu birleşme noktasında Göbekli Tepe’ye benzer şekilde bir alana giriş kapısı bölümünün yer alması oldukça ilginç bir buluştur. Aslında bu tür giriş bölümü bölgedeki diğer PPNB dönemi kült yapılarında olduğu gibi ortaya çıkan yeni bir özelliktir.
Ayrıca arkeologların K4 olarak adlandırdığı alanda birbirinden farklı noktalarda çok sayıda dikilitaş parçaları ele geçirilmiştir. Bunlar çoğunlukla birçok dikilitaşın baş bölümleridir.
Kazı bölgesinin güney noktasında bulunan bir duvarın üstünde bir heykel parçası ele geçirilmiştir. Heykel 70 cm yüksekliğinde, korunmuş, falluslu oturan bir erkek heykelidir. Bu tür heykeller Karahan Tepe ve Göbekli Tepe'de de ortaya çıkarılmıştır. K4 ve K7 bölgelerinde duvara gömülü bir dikilitaş tespit edilmiştir Bu tür buluntular Göbekli Tepe II. tabakada görülürken su altında kalan Nevali Çori’nin kült bölümünde de ortaya çıkmıştır.
Kazının güney batısında kaçak kazı çukurunun tam doğusunda, bir taş oturak iyi durumda gün ışığına çıkarılmıştır. Bu tür taş oturakların benzerleri Göbekli Tepe ve Nevali Çori’de bulunmuştur. Bu taş bankın uzunluğu 1.65m, genişliği 1.16m, kalınlığı ise yaklaşık 20 cm’dir. Ne var ki bugüne kadar en iyi durumda ele geçirilen tek taş bank, K4 açmasında ortaya çıkarılan bu taş banktır.
Harran ovasındaki neolitik arkeolojik alanlarından biri olan Harbetsuvan, az bilenen bir sit alanı olmasına karşın, Karahan Tepe’nin son evresinde ondan ayrılan bir parçası gibi görünmekte ve kült merkezi gibi durmaktadır.
Arkeologların yaptığı kazılarda ortaya çıkan kült yapılar olduğu ve bunların iki aşamalı tarihsel döneme ait oldukları var sayılmaktadır.
İlk tarihsel dönem yapısında kullanılan yekpare taşları kavlama ustalığı, ikinci dönem mimarisindeki ustalığa göre çok daha yüksek kalitededir.
Bu noktada ilk evredeki işçilik kalitesinin, Karahan Tepe’deki taş ustaları tarafından ya da onların eşliğinde yapıldığından söz edilebilinir.
2017’de başlatılan resmi kazılarda, Harbetsuvan Tepesi’nde son dönemde yapılan kaçak kazıların verdiği tahribat dışında geç Roma ve erken Bizans dönemlerine de zarar verildiği anlaşılmıştır.
En çok zarar gören, Tümülüs tipi mezarların olduğu ve kaçak kazılarda ana kayaya kadar inildiği görülmüştür. Ve malesef neolitik kült merkezine zarar verilmiştir. Bu tarzdaki kaçak kazı çukurları ortalama 1-2 m derinliğinde, 1,5-2m çapındadır.
Arkeologların görüşüne göre, Harbetsuvan Tepesi mimari biçimi, Göbekli Tepe’nin II. tabaka evresine benzemektedir.
Yalnız, Göbekli Tepenin II. tabakasında görülmeyen ana mekan girişi Harbetsuvan Tepesi'nde görülmüştür.
Bu tür mekân girişi şu ana kadar yalnızca Göbekli Tepe’nin üçüncü tabakasında benzer şekilde görülmektedir.
Harbetsuvan'daki heykeltıraşlık becerisi incelendiğinde Karahan Tepe ve Göbekli Tepe'deki ortaya çıkan eserlerle benzer özellikler görülür.
Tüm arkeolojik bilgiler ışığında Arkeolog Bahattin Çelik ve ekibi sayesinde edindiğimiz bilimsel bilgiler ışığında Harbetsuvan kazısının şimdiden yapılan kısa döneme ait ilk kazılar sonucu ümit veren buluntular ortaya çıkmıştır. Ve bu vesileyle Harran ovasındaki diğer Çanak Çömleksiz Neolitik dönem B evresini aydınlatılmasının arkeoloji ve bilim dünyasına güncel bilgiler kazandıracağına inanılmaktadır.
Yararlanılan Kaynaklar:
Neolitik Kült Merkezi Karahan Tepe Bahattin Çelik / Bilimsel Dergi
Şanlıurfa ili Yüzey Araştırmaları Bahattin Çelik
Göbekli Tepe – Klaus Schmith