Marmaris’in Orhaniye Köyü ve Orhaniye’de bulunan Kızkumu’nun hikayesi. Efsaneleri ile ün salmış Kızkumu hakkında bilinmeyenler?
Marmaris’e bağlı Orhaniye Köyü sınılarında bulunan Kızkumu Plajı bölgenin en popüler yerlerinden biridir. Yolu Orhaniye’ye düşenler Kızkumu’na uğramadan buradan dönmez. Çünkü kulaktan kulağa yayılan Kızkumu Efsanesi’ne ev sahipliği yapar Kızkumu Plajı.
Kızkumu Efsanesi, bölgenin en meşhur aşk hikayelerinden biridir. Rotanızı Orhaniye Kızkumu’na çevirirseniz siz de kavuşamayan aşıkların hikayesine kulak verin. Burada var olan; hüzünlü bir aşk hikayesi ve ilginç bir kum oluşumu...
Orhaniye Köyü, Marmaris’in en yeşil en mavi köylerinden biri. Marmaris’e yaklaşık 30 kilometre mesafedeki Orhaniye köyü sıradan bir köy olmaktan öte, çamların arasında denizi ve efsaneleri ile ziyaretçi akınına uğrayan bir yer. Orhaniye’yi özel ve önemli kılan şey ise şüphesiz Kızkumu Plajı...
Orhaniye’ye giderken Hisarönü Körfezi’nin nefis manzarası size eşlik eder. Babaç Burnu ile Tülü Burnu arasında yer alır Orhaniye. Çamlarla kaplı bu tepelerin yeşilliği Hisarönü Körfezi’nin maviliğiyle kol kola girmiştir.
Yatların ve mavi yolculuğa çıkanların demir attığı yerlerden biridir Orhaniye. 1996 senesinde açılan Martı Marina bu bölgenin önemli yat klüplerinden biri. Türkiye’nin denize girilebilen ilk marinası olan Martı Marina aynı zamanda mavi bayraklı. Şık restoranları ile tatilcilerin yüzünü güldüren bir yer.
Orhaniye Köyü, antik Bybassos kentinin kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Yüzlerce yıllık geçmişe sahip köyün mübadele öncesi sakinleri Rumlar ve Rumlar döneminde “Kırvasil” olarak anılmış Orhaniye. Turizmle birlikte gelişen ve popüleritesi artan Orhaniye’nin büyük işletmeleri yok. Küçük pansiyon ve restoranlar gelenleri ağırlamakta.
Orhaniye’ye geldiğinizde Kızkumu Plajı ilk dikkatinizi çekecek yer. Geniş ve korunaklı bir koy burası, çam ağaçlarının çevrelediği yemyeşil doğası ve denizi ile dikkat çeker. Sığ olan suyu her daim çarşaf gibidir. Dalga sevmeyenler için en ideal koylardan biridir Kızkumu. Fakat koyun ortasında karşıdan karşıya yürüyen insanlara takılır gözünüz burada. Suyun içinde yürümek mümkün müdür?
Kızkumu denilen bu koyda suyun ortasında yükselen kum tabakası aslında burayı efsaneleştiren... Koyun yarısına kadar uzanan ve baktığınızda dikkatinizden kaçmayan bu kum tabakası onlarca insanın yürüdüğü yer. Şaşkınlıkla bakarsınız önce, sonra hikayesini dinler, yüzyıllar sonra bile kulaktan kulağa aktarılan genç bir kızın acısına hüzünlenirsiniz.
Koyun ortasında bir ada yer alır, Şövalye Adası ya da Kale Adası da denilen bu adanın üzerindeki kalıntılar dikkatinizi çekecektir. Kale kalıntılarının olması süpriz değil, zira koyun girişinde bir nevi gözlem ve savunma noktası gerekliydi. Bybassos Antik Kenti'ne ait olduğu söylenen sur duvarları Kızkumu’nun efsanesine de ön ayak oluyor aslında.
Gelelim Kızkumu Efsanesine...
Kızkumu diye dillerden dile aktarılan bu yerde yaşanan aşk hikayesi nedir? Meşhur Kızkumu hikayesi sizlerle...
Aslında Kızkumu efsanesinin bir kaç farklı versiyonu var.
En popüler olan versiyonu; antik dönemde burada Bybassos şehri kurulur. Karya uygarlığının en güzel şehirlerinden biri olur Bybassos. Halk denizcilik ve ticarette çok ilerler. Liman şehri olarak zenginleşir ve Bybassos Kralı halkıyla mutlu mesut yaşar.Ta ki korsan saldırılarına kadar...
Bybassos Kralı’nın güzeller güzeli bir kızı vardır. Kız öylesine iyi kalpli ve öylesine sevecendir ki halk da onu çok sever. Bir gün Bybassos şehrine korsanlar saldırır, şehre zarar verirler, yağmalama yaparlar. Derken kralın güzeller güzeli kızı kaçmaya çalışır. Kız eteğine kumları doldurur ve şimdiki gördüğünüz Kızkumu Plajı’nda o yükselen suyun olduğu yerde hem kaçar hem eteğindeki kumları döker. Eteğindeki kumları döktükçe karşı kıyıya geçmesi kolaylaşır. Fakat efsanenin acı kısmı burası işte; Kızın eteğindeki kumlar tükenir ve yüzmeyi bilmeyen kız oracıkta boğularak ölür.
Bilinen diğer versiyonu ise; Bybassos Kralı’nın güzeller güzeli kızı balıkçı bir gence aşık olur. Kral kızının kendisi gibi asil biriyle evlenmesini ister ve bu aşka karşı çıkar. Fakat genç kız ve erkek bir birine öylesine aşıktır ki bir türlü vazgeçmezler. Her gece karanlıkta kız balıkçıyı karada bir elinde ışıkla bekler. Gence ışık tutarak ona yol gösterir. Balıkçı genç aşık, kayığıyla ışığa yani sevdiği kıza gelir ve aşıklar kavuşurmuş.
Tüm bunlar Kralın kulağına gidince de kral askerlerine bir hile yapmasını emrederek önce kızını yakalatır ardından askerlerine ışığı kendilerinin tutmasını söyler. Zavallı balıkçı ışığa doğru ilerler aşkına kavuşmak için fakat kayığını karaya sürdüğünde kralın askerleri tarafından yakalanacağından haberi yoktur.
O anda askerlerin elinden fırlayıp kaçak kız birden koşmaya başlar sevgilisine ve o an mucize gerçekleşir. Kızın bastığı her adım kumla dolar, kız suyun ortasında yürür, koşar ve sevdiği genci kurtarır.
Kralın emri ile balıkçı gence ok atar askerler, genç kız yine sevdiğini kurtararak balıkçının önüne geçer ve ok kızı vurur. Vurulan kızın kanı sulara karışır suyun rengi maviden kırmızıya döner. Balıkçı genç kızı kayığına koyar ve oradan kaçarlar. Bir daha da haber alınamaz bu gençlerden. Efsaneye göre kumun renginin kırmızı olması vurulan genç kızın kanından dolayıdır. Masmavi sularda nasıl da bellidir koyu rengiyle bu uzanan yol...
Bir diğer versiyonu ise; Civar köylerden birinde iki genç bir birine aşık olurlar. Güzel kız yakışıklı delikanlı ve karşı çıkan aile... Kız ailesine bir türlü anlatamaz derdini, delikanlı vazgeçmek istemez kızdan. Nihayetinde kızın ailesi başka birine söz keserler kızı. Düğün günü gelir, sofralar kurulur, çalgılar çalar ama yüreği gamlı ve acılı iki gencin aşkı vardır arada.
Düğün gecesi kız sevdiği gence kaçar. Karanlıkta eteğine taş doldurur ve şimdiki Kızkumu’nun olduğu toprak tabakasında kendine yol yaparak koşmaya başlar. Eteğindeki taşlar biter ve kız peşinden gelen köylüler tarafından oracıkta öldürülür. Kızın kanı sulara karışır ve efsaneleşerek günümüze kadar ulaşır...
Evet; hüzünlü aşk hikayeleri yine karşımıza çıkan... Kavuşamayan iki gencin efsaneleşmiş aşkları yine...
Bilimsel olarak baktığımızda ise buradaki oluşum aslında kumul hareketler sonucu var olmuştur. Zamanla suyun ortasında kum tabakası birikmiş, 600 metreye yakın bir uzunluğa erişmiştir. Günümüze ise efsaneleşerek gelmiş ve insanların gönlünde yer edinmiştir.
Ayrıca bu yolu tamamen yürüyüp geri dönmeyi başaranların tuttuğu dileklerin kabul olacağına inanılır. Veyahutta Kızkumu’ndaki kız heykeli ile fotoğraf çektirenlerin.
Anadolumuz’un onlarca efsaneleşmiş yerlerinden biri Kızkumu. Yolunuz buraya düşerse önce efsanesini dinleyin sonra siz de diğer insanlar gibi suyun ortasında yürüyüp genç aşıkları düşünün. Ayağınıza ayakkabı ya da terlik giymeden yürümeyin zira kumlar ayaklarınızı acıtacaktır. Ve en son kendinizi Kızkumu’nun mis gibi sularına bırakıp bol bol yüzün.
Orhaniye’de ve Kızkumu’nda Başka Ne Yapılır?
- Orhaniye’nin Cumartesi kurulan pazarı var. Pazara uğrayıp tazecik ürünlerden alabilirsiniz.
- Kaktüs inciri ya da mısır inciri de denilen yörenin eşsiz meyvesini tadabilirsiniz.
- Plajda yöresel ürünler satan yerlerden bal, kekik gibi doğal ve yöresel ürünler alabilirsiniz.
- Kızkumu’nda kurulu olan kafede deniz sonrası birşeyler yiyip içebilirsiniz.
- Bol bol yüzüp denizin keyfini çıkarabilirsiniz ve plajdaki kız heykeli ile fotoğraf çektirebilirsiniz.
- Tekne turlarına katılıp etraftaki adaları ve koyları keşfedebilirsiniz.
- Develer dikkatinizi çekecek, deveye binip keşif yapabilirsiniz.
- Martı Marina’ya gidip şık ve lüks bir yemek keyfi yaşayabilirsiniz.
- Kızkumu’nda tam karşıda bulunan Azra’s Bungalow Houses’da konaklama yaparak farklı bir tatil heyecanı yaşayabilirsiniz. Bungalow otel seçeneği de var, pansiyon ya da apart, tercih sizin.
- Buraya gelmişken Bozburun Yarımadası’nın keyfini yaşayıp ve yolunuzu uzatabilirsiniz. Bozburun Yarımadası enfes bir coğrafya, Selimiye Köyü ve Koyu da kesinlikle görülmesi gereken cennet köşelerden. Selimiye'ye giderseniz de Losta Tatlısı yemeden sakın dönmeyin.