Side Antik Kenti’nin mutlaka gezilmesi ve görülmesi gereken noktası Side Müzesi hakkında bilinmeyenler... Side Müzesi’ndeki eserler neler?
Side Antik Kenti gezinizde Side Müzesi’ne uğrayıp içeriyi görmek gezinize anlam katacaktır. Kazılarda elde edilen eserler size Side’nin ihtişamlı geçmişi hakkında ipuçları verecektir. Pamphylia (Pamfilya) Bölgesi’nin en gelişmiş ve refah liman kenti olan Side birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ama özellikle de Roma döneminin derin izlerini taşır ve gelen ziyaretçilere sunar.
İşte, Side Müzesi’nde göreceğiniz eserler kentin zengin geçmişi hakkında fikir edinmeniz açısından faydalı bir kaynak olacaktır. Side Müzesi hakkında bilmedikleriniz ve Side Müzesi’ndeki eserler nelerdir?
Side Müzesi’nin Konumu
Side Müzesi, Antalya ilimizin meşhur ilçesi Manavgat sınırlarında bulunan Side Mahallesi’nde yer almaktadır. Side Antik Kenti’ne giriş yaptığınız andan itibaren müzeye kolayca ulaşabilirsiniz. Antik kentin dışında kalan otoparka aracınızı bıraktıktan sonra yaklaşık 10 dakika yürümeniz gerekiyor.Tabi bu arada antik kentin ayakta kalan yapıları size eşlik edecek. Nymphaeum, Kuzey Şehir Kapısı ve ardırdan Sütunlu Cadde boyunca ilerlediğinizde yolun sağ tarafında bulunan Side Müzesi’ne ulaşıyorsunuz.
Side Müzesi Giriş Ücreti ve Çalışma Saatleri
Side Antik Kenti’nin içerisinde ücretli olan sadece 2 yer var. Bunlardan biri Side Müzesi ve diğeri Side Tiyatrosu’dur. Kalan bütün Side’yi gezmek ise ücretsizdir. Buraya gelip de müzeyi görmeden gitmek büyük eksiklik olacaktır.
Side Müzesi’nde müzekart geçerlidir. 65 yaş üstü ve 18 yaş altı ücretsizdir. Şayet müzekartınız yoksa ödemeniz gereken giriş ücreti 25 tl’dir. (ücretler her yıl değişiklik gösterebilir).
Side Müzesi ziyaret saatleri yaz-kış farklılık göstermektedir. Yaz dönemi 08:30 – 19:00 arası ziyarete açık olan müze kış dönemi 10:00 – 16:00 arası ziyaret edilebilmektedir.
Side Müzesi konum için Tıklayınız...
Side Müzesi Hakkında Genel Bilgi
Side Müzesi çok büyük bir müze değil belki ama çok kıymetli eserlere sahip. Müze binası bile başlı başına koca bir tarih. Bu bina Roma döneminde inşa edilmiş olan hamam komplekslerinden biridir. Side’de geçmiş dönemde 4 adet hamam bulunmaktaydı. Bir liman kenti olan Side’de ticaret büyük ivme yakalamış, kentin geleni-gideni ve tüccarları bol olmuştu. Dolayısıyla birçok hamam yapısı inşa edilmişti.
Side Müzesi’nin yer aldığı hamam binası Agora Hamamı olarak geçmekteydi. Bu bina M.S. 2. yüzyılda yapılmış Roma eseridir. M.S. 5. yüzyılda ise yenilemelerle güçlendirilerek kullanılmaya devam etmiştir. Hamamın tam karşısında o dönemde yer alan Ticaret Agorası kentin merkezi konumundaydı. Bir hayli hareketli geçen bu bölgede bir hamamın varlığı olmazsa olmazdı elbet. Dışarıdan gelen ziyaretçilerin ihtiyaçları için ticaret agorasının bir köşesinde Latrina (tuvalet), tam karşısında da bu hamam kompleksi inşa edilmişti.
Agora Hamamı dikdörtgen planlıdır. Toplamda 5 odadan oluşmaktadır. Günümüzde teşhir salonları olarak hizmet veren bu odalar; 1 tane Frigidarium (soğukluk), 2 tane Tepidarium (ılıklık), 1 Caldarium (sıcaklık), 1 Laconicum (sauna, terleme odası) odalarıdır. Bu odalardan üçünün üzeri kapalı olup diğer ikisi açık olarak teşhir salonuna çevrilmiştir. Hamamın büyük bir avlusu da vardır. Kuzeyde yer alan su kanalı sayesinde hamamın su ihtiyacı giderilmekteydi.
1959- 1961 yılları arasında hamamda düzenlemeler yapılmıştır. Caldarium, Tepidarium ve Laconicum üstleri kapatılmış, diğer Tepidarium ve Frigidarium ise üstü açık olacak şekilde teşhir salonlarına dönüştürülmüştür. 1962 yılında Müze olarak hizmet vermeye başlayan binanın yine tarihi bir yapı olması ise buraya büyük bir ayrıcalık katmaktadır.
Müzenin kurucusu ünlü Türk arkeoloğu Arif Müfid Mansel’dir. Atatürk’ün isteğiyle yurt dışına arkeoloji eğitimi almaya gitmiş, hayatı boyunca birçok başarıya imza atmış Türk arkeolojisinin öncü isimlerinden biridir Mansel. Side’de 1947 yılında ilk kazıları başlatan isimdir. 22 sene boyunca da Side kentinde kazı başkanlığını yürüterek büyük başarılar yakalamıştır. Side Müzesi’nin kurucusu olmuştur. Müzenin avlusunda Arif Müfid Mansel’in heykelini görebilirsiniz.
Tabiki müzenin yenilemesinde emeği geçen Yüksek Mimar Ragıp Devrez ve Selma Devrez çiftini de unutmamak lazım.
Side Müzesi Teşhir Salonları
Müzeyi daha rahat gezip anlayabilmek için buradaki salonlara numaralar verilmiştir. 1 numaralı oda Frigidarium, 2 numaralı oda Laconicum, 3 numaralı oda Caldarium, 4 numaralı oda Tepidarium ve 5 numaralı oda Tepidarium olarak belirlenmiştir.
Müzeye doğu tarafından bir kapıdan giriyorsunuz. İlerlediğinizde müze bahçesi karşınıza çıkıyor. Öncelikle iç kısmı gezip en sona bahçeyi bırakmak daha doğru olacaktır. Bahçeye girmeden sağa döndüğünüzde ilk olarak karşınıza üstü açık olan iki salon çıkıyor. Bu iki salon hamamın Frigidarium (soğukluk) ve Tepidarium (ılıklık) bölümleridir. Bu iki noktada yazıtlar, ostotekler, lahitler, lahit parçaları, sütun ve sütun başlıkları, kaideler karşınıza çıkıyor.
Diğer havuzlu salonda ise güneş saatleri ilk dikkat çeken eserler oluyor. Havuz ise hamamın olmazsa olmazlarından ve çok güzel. Havuzun etrafında nişler ve heykel parçaları bulunmakta. Büyük ihtimal kullanıldığı dönemde de nişlerin içerisinde imparator ya da tanrı heykelleri sergilenmekteydi.
Ayrıca Side kentinin ana giriş kapılarından biri olan Doğu Kapısı üzerinde yer alan kabartmalar da burada yer almakta. Silah Kabartmaları Frizi denilen bu tarz süslemeler genellikle kent kapılarında, zafer anıtlarında ve gösterişli mezarlarda kullanılmaktaydı.
Şimdi müzenin kapalı teşhir salonlarına giriyorsunuz. İlk kapalı salon Laconicum (sauna) yani 2 numaralı salondur. Burada yer alan eserler Hellenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait eserlerdir. Minik tanrı ve tanrıça heykelcikleri, insan başları son derece estetik ve güzel. Cam eserler, gözyaşı şişeleri, koku şişeleri, günlük eşyalar, mızrak ve ok uçları, takılar, yüzükler, bilezikler, haçlar ve dahası bulunmakta.
Bundan sonraki salonlar ise 3 numaralı Caldarium ve 4 numaralı salon Tepidarium olarak sıralanmaktadır.
Müzede Tanrı heykelleri son derece dikkat çekici olup Side kazılarında ele geçirilmiştir. Hermes heykeli elindeki para kesesi ile dikkatlerden kaçmaz.
Hermes mitolojide haberci ve gezginlerin tanrısı olarak geçer. Zeus ve Maia’nın oğludur. Kurnazlığı ve atikliği ile bilinir. Tüccarların koruyusucu olarak kabul edilir. Roma’da ismi Merkür olarak anılır. Elinde para kesesi tutan bu Hermes heykeli müzenin giriş kısmında bulunan Üç Havuzlu Çeşme kazısında bulunmuştur. Athena ve Apollon kentin baş tanrıları kabul edilmişken, ticaretin koruyusu kabul edilen Hermes’in de Ticaret Agorası’nın tam karşısındaki çeşmede yerini alması tesadüf değil elbet.
Burada dikkat çekici diğer eser ise Eroslu Lahitler oluyor. Side Doğu Nekropolü’nden ele geçirilmiş olan iki Eroslu Lahit gösterişli ve sağlamdır. Aşkın ve şehvet tanrısı kabul edilen Eros’un kanatları ile resmedildiği lahitte Dionysos kültü ön plana çıkmaktadır.
Müzenin içerisinde ilerledikçe Side kentinin Roma dönemindeki ihtişamını daha da fark edebiliyorsunuz. Birçok tanrı-tanrıça ve insan büstleri, heykeller, heykel parçaları, lahitler, mezar stelleri, mermerden şekillenmiş mükemmel eserler. Ayrıca mezarlarda bulunan iskeletler, ölü hediyeleri ve mezar kabartmaları ölüm adetleri hakkında da bilgiler veriyor.
Aphrodite (Afrodit)’in doğumunu anlatan kabartma ise özel bir parça. Bu kabartma yine müzenin önündeki Üç Havuzlu Çeşme’de bulunmuştur. Üzerindeki sahnede güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit’in doğumu anlatılmaktadır. Kabartmanın ortasındaki panoda, iki kanatlı Eros tarafından taşınmakta olan bir istiridye kabuğunun üzerinde Aphrodite oturmaktadır. Tanrıça yarı çıplaktır ve elleriyle saçlarını tutmaktadır. Kabartmanın üst köşelerinde deniz kabuğunu üfleyen birer triton (üst kısmı insan alt kısmı balık), alt köşelerde ise yunus balıkları yer almaktadır.
Side Müzesi’nin en özel eseri ise Üç Güzeller (Kharitler). Bu Üç Güzeller heykeli antik tiyatronun kazısında ele geçirilmiştir. Bereketi, zerafeti ve güzelliği betimleyen Üç Güzeller heykeli M.S. 2. yüzyıl Roma dönemi eseridir. Buradaki üç kadın figürü üç güçlü ve özel tanrıçaya atfedilir: Hera, Athena ve Aphrodit... Bu üç tanrıça arasında mitolojide yaşanan pek çok olay vardır aynı zamanda da rekabet. Bu üç zerafet dolu heykel müzenin en göz alıcı eseri olmaya adaydır.
Yine bir diğer önemli eser ise Herakles heykelidir. Herakles (Herkül) heykeli 1948 Side kazılarında ele geçirilmiştir. Heykelde yorgun gözüken bir Herakles vardır. Kendisine verilen görevi yerine getirmek için Atlas’tan yardım isteyen Herkül, Atlas’ın sırtında taşıdığı dünyayı taşımak zorunda kalmıştır. İşte bu yüzden yorgun gözükmektedir ve ayakta durmak için sopasına yaslanmıştır.
İçeriyi gezikten sonra müzenin bahçesine çıkıyorsunuz. Roma dönemi lahitleri, frizleri, mezar stelleri, heykeller, sütunlar ve sütun başlıkları; ayrıca Selçuklu dönemi mezar kitabeleri avluyu süslemektedir.
Bahçede en dikkat çekici parça ise Büyük Hamam Frizi’dir. Kentin en büyük hamam yapısı olan Büyük Hamam içerisinde ele geçirilmiş olan bu friz “Deniz Thiasos”unu anlatmaktadır. Thiasos; Tanrı Dionysos şerefine yapılan şenliklere denir. Geçit şeklinde yapılır. Poseidon’un Alayı denilen bu geçit betimlemesinde tüm deniz yaratıkları yer almaktadır. Poseideon, Side kentinde en çok tapım gören ve onurlandırılan tanrılardan biriydi.
Nike heykelleri, aslan heykeli, gösterişli lahitler ve lahit kapakları, ostotekler müzenin bahçesine renk katıyor. Burada müze geziniz biterken Arif Müfid Mansel’in büstü sizi uğurluyor. Müzeyi gezmek çok vaktinizi almayacaktır. Side Müzesi mutlaka görülmeli, eserler incelenmeli. Ardından Side Antik Kenti doyasıya keşfedilmeli... İyi geziler...