Kalandar Nedir? Ne Zaman kutlanır? Türkiye’de Trabzon ve civarında kutlanan Kalandar Gecesi hakkında bilinmeyenler neler?
Kalandar kutlamaları asırlar ötesinden gelen kadim bir gelenektir. Tarihsel ve kültürel öneme sahip olup halkın en sevilen eğlencesidir. Günümüzdeki karşılığı “yılbaşı gecesi” kutlamasıdır.
Kalandar, Trabzon ve civarında yaşayanların mahallî takvimine göre yılbaşı ve yılın ilk günü anlamına gelir fakat miladi takvime göre ocak ayının 13’ü olan gün Kalandar gecesi olarak kabul edilir.
Tarihsel süreçte uzun yıllar Trabzon (Rum) İmparatorluğu'na başkentlik yapmış olan Trabzon’da Kalandar kutlamaları günümüzde de kültürel olarak devam ettirilmektedir.
Özellikle Trabzon İmparatorluğu döneminden kalma ilginç gelenek ve göreneklerle özellikle Trabzon’un Maçka ilçesinde bulunan bir orman köyü olan Livera’da (Yazlık) günümüzde de yaşatılan Kalandar kutlamaları ile eski yıla veda edilirken yeni dileklerle yeni bir yıla “merhaba” denir.
Bu geceyi sembolize ritüeller, manilerle, türkülerle, horonla, oyunlarla yaşatılan Kalandar gecesinde farklı inanışlarla da gelecek olan yeni yılın şans mı, uğursuzluk mu getireceği sınanır.
Bu kutlamalar ocak ayına denk geldiği için tüm köy halkı çok soğuk havada karlar altında kutlamasını düzenler ve yeni yılı hep birlikte karşılar.
Kalandar Kelimesinin Etimolojisi
Genellikle Trabzon ve civarında yaşayan halklar arasında “Galandar” olarak tercüme edilen Kalandar kelimesi ayın birinci günü anlamına gelen Latince “calandae” sözcüğünden gelmektedir.
Kalandar, batı dillerinde yer alan “calendar, calendrier” sözcükleriyle de benzerlik göstermektedir.
Türkçe’de takvim kelimesi ile anlam içerirken İngilizce’de “calendar”; Fransızca’da ise calandar gün bilgisi, program çizelgesi olarak “calendrier” şeklinde yer alır.
Rusça “kalendar”, İtalyanca “kalandarya” takvim anlamına gelir Yunanca’da da takvim anlamı içeren “kalanta” kelimesi Trabzon bölgesinde yaşayan Rumlar tarafından “kalantaris” olarak kullanılmıştır.
Günümüz Türkçesine “Kalandar” ya da” Kalandaris” olarak geçmiştir.
Kalandar kelimesi yılbaşı gecesine ve bu gecede yapılan yeni yıl kutlamasına verilen geleneksel bir addır.
Miladi takvimde ocak ayının 13’ünü 14’üne buluşturan gece Trabzon ve etrafındaki yerel takvime göre yılbaşı kabul edilir, yani Kalandardır.
Kalandar, yeni bir yıla hep birlikte merhaba demenin geleneğidir. Yerel takvimde hem yılın ilk günü hem de yılın ilk ayı eğlenceler eşliğinde karşılanır.
Kalandar adı altında kutlanan bu yeni yıl eğlencesi Trabzon ve çevresinde yaşamış olan Trabzon İmparatorluğu hükümdarlığından kalma bir Rum geleneğidir.
Bu kutlamalar esnasında, özel elbiseler giyildiği ve yaşanılan yerdeki insanlardan bir şeyler toplandığı için paganlık ve sonrasında Hristiyan kökleri olan “Cadılar Bayramı’na” benzediği ya da onun Anadolu uyarlaması olduğu sanılmaktadır.
İlginç olan Kalandar kutlamalarının tamamen Hristiyanlığa özgü bir kültür olduğunu söylenemez. Tam tersi Doğu Karadeniz’e ait orada hayatını sürmüş ve yaşayan çeşitli insanların ortaya çıkardığı özel bir geleneğe dolayısıyla Rum kültürüne işaret ettiğini söylemek daha yerinde olur.
Günümüzde Trabzon’un Livera Köyünde bu gelenek halen sürdürülmektedir.
İki topluluk arasındaki doğal etkileşim sonucu oluşan kültür olan Kalandar kutlamasının toplumlar arası birleştirici bir gelenek olduğunu söyleyebiliriz.
Örneğin Türk halk geleneklerinden oluşan geleneksel köylülerin halk tiyatrosu tarzı oyunları ve evleri kapı kapı dolaşarak bir takım yiyeceklerin istenmesi gibi adetler birleştirici ögelerdir.
Kutlamalar özel düzenlenen buluşmalarla, mübadele sonrası Yunanistan’a göç eden Rum göçmenlerin torunları ile birlikte bu köyde halen yaşatılmaktadır.
Bu buluşmalar, Türk-Yunan ilişkilerinin geliştirilmesi ve Türk-Yunan dostluğunun artırılması noktasında çok değerlidir.
Dönemin siyasi şartlarının oluşturduğu durum nedeniyle, Türkiye ve Yunanistan arasında nüfus mübadelesi gerçekleşmiş, 1924 yılında isteksiz olarak Livera Köyünü terk etmek durumda kalan Rumlar, Yunanistan’ın çeşitli kentlerine özellikle Atina, Selanik, Kavala’ya ve Adalara göç etmişlerdir.
Gönülsüz bir şekilde Türkiye’den ayrılan birçok Rum insanı Anadolu’yu hep gerçek vatanları olarak kabul etmeye devam etmişlerdir.
Bu yüzden, gelecek kuşaklara Türkiye’ye olan hasretlerini Türkiye’deki geçmiş yaşantılarını ve özellikle de unutulmaz komşuluk ilişkilerini ve dostluklarını sürekli anlatarak yaşamışlardır.
Bu sebepten dolayı, atalarının yaşadıkları yeri görmek isteyen yeni kuşak Rumlar yani mübadillerin torunlarından oluşan bir grup 2009 yılında Kalandar kutlamaları vesilesiyle Livera Köyüne geldiler.
Livaea’nın yerel halkı, gelen tanrı misafirlerini o yıl ve gelecek yıllarda Kalandar kutlamaları birlikte gerçekleştirdiler. Bu sayede dede ve ninelerinin yaşadıkları toprakları görme şansı mübadillerin torunlarını hem heyecanlandırmış hem de duygulandırmıştır.
Uzun yıllar Trabzon köylerinde hep beraber mutlu ve sakin bir hayat yaşayan Türkler ve Rumlar yaşanan politik olaylar sonucunda kopmak zorunda olsalar da gözden kaçan bir gerçek var. O da bu iki toplumu uzun yıllar bir arada tutan ortak kültür ve geleneklerdir.
Kalandar Kutlamalarının Mitolojik Kökenleri
Kalandar şenliğinin tarihsel kökenleri Trabzon Rum İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü Trabzon ve civarında yılın dönümü olarak kabul edilen 13 Ocak akşamı Kalandar olarak adlandırılır ve Kalandar bu bölgeye özel bir tür yılbaşı kutlaması olarak kabul edilir.
Zeus ile Hera’nın evlilik töreni ile Kalandar şenlikleri arasında bir ilişki yaratmaya çalışılarak bu geleneksel kutlama ritüelinin Antik Yunan kültürüne kadar geri gittiği kabul edilmektedir.
Bu teorinin ana nedeni, Antik Yunan kültüründe miladi takvime göre 15 Ocak – 15 Şubat’a tarihlenen ve “Gamelion” denilen bir ay bulunur.
Bu ay, Tanrı Zeus’un sonsuza kadar bağlı kalacağı eşi Hera ile evlendiği ay olduğu için kutsal evlilik ayı olarak kutlanırdı. Evlilik törenleri genellikle Gamelion ayında kutsal çift Zeus’la Hera onuruna yapılırdı. Bu özel ayda Zeus ile Hera’nın birleşmesi kutlanarak evlilikler kutsanırdı. Özellikle, evliliklerin uzun sürmesi için bu ayda yapılması da önerilirdi. Böyle bir tarihsel ve mitolojik gelenek oluşmuştu.
Kalandar yeni yıl kutlamasını şarap Tanrısı Dionysos ile de ilişkili ve onun eseri olduğu düşünülmekteydi Antik Yunan’da yapılan “Lenaia” adlı kutlamalar evlilik ayı diye isimlendirilen Gamelion ayının 12’sinde Dionysos ‘un onuruna düzenlenirdi.
Hatta Antik Yunan geleneğinde Dionysos için birçok şölen yapılmaktaydı. Bu şenlikleri bir kadın alayı düzenlerdi. Kadınlar çıplak bedenlerini benekli ceylan derisi ile kapatırlardı. Saçlarını ise sarmaşıklardan yapılan çelenk ile örterlerdi. Ellerinde, ucunda bir çam kozalağı olan sarmaşık ve asma yaprakları ile sarılı olan uzun değnekleri ve Prometheus’un insanlara ateşi taşıdığı kamçı gibi bir sarmaşık ile şarap Tanrısı Dionysos’un peşinden koşarlardı. Bu şenliklerde kostüm giyme ve yüzünü saklamaya çalışmak çok önemliydi. Bu bağlamda, Kalandar şenlikleri ile benzerlik vardır. Şenlikler, bereket ve üreme konuları üzerine kurgulanmaktaydı.
Bolluk, bereket, çoğalma, canlılık içerikleri Kalandar’da da işlendiği için bu açıdan Dionysos kutlamaları ve Kalandar arasında bir bağlantı rahatlıkla kurulabilir. Özellikle Tanrı Dionysos’un trajik bir niteliği vardır. Coşkuyu, kederi, hüznü de simgeler. Kalandar kutlamaları da eski bir yılın ve o yılda yaşananların geride bırakılmasıyla bir yaşanan hüzünlenmeyi ve umutlarla gelecek olan yeni bir yılın coşkusunu içinde barındırır. Bu noktada Dionysos ile ilişkilendirilebilir.
Roma döneminde de yeni bir yıl “Kalande” adı verilen keyifli eğlencelerle kutlanırdı. Çünkü yılın ilk günü nasıl yaşanırsa tüm bir yılın o şekilde geçeceğine inanılırdı.
Daha sonraki süreçte Bizanslılar da yılın başlangıcının kutsal olduğu inancıyla kutlamalar yapmaya başladılar.
Fakat Roma dönemindeki pagan ayinle ilgili olan Kalende, Bizans sürecinde Hristiyan adetine dönüşür. Trabzon Pontus Bölgesinde “Kalandofota” ismi ile kutlanırdı ama Bizans döneminin dini özellikleri Pontus’ta özelliğini kaybetmiştir.
Pontus Bölgesi, kendine has kapalı bir kültürü olduğu için Kalandar adeti Roma dönemindeki adı ile devam etmiş ve bu yörede yaşatılarak günümüze taşınmıştır. Pontus Rumları büyük göç sonrası Yunanistan’a vardıklarında bu kadim kültürü orada da yaşatmışlardır. Günümüz Trabzon’unda ve çevresinde Kalandar şenliklerinde yeni bir yılı hep beraber neşeyle kutlamak, hoş zaman geçirmek ve mutlu olmak hedeflenir. Bu düşünce ile geleneksel eğlenceler ve seyirlik köy oyunları düzenlenir.
Kalandar Karadeniz’de Nasıl Kutlanır?
Bazı Trabzon köylerinde yerel halk tarafından yaşatılmaya çalışılan Kalandar kutlaması için yapılan hazırlıklar günün erken saatlerinde başlar. Gün doğarken kalkılır ve evdeki tüm kapı ve pencereler açılır. Çünkü bereket meleklerinin eve uğrayacağına inanılır.
Kalandar akşamı tüm aile bireylerinin hep beraber yiyeceği yemekler ve ikramlar için hazırlıklar yapılır. Karalahana sarması, fasulye turşusu kavurması, kabak tatlısı, kuymak, mısır ekmeği, Kalandar çöreği, hamsili ekmek, hamsili pilav, hamsi kuşu gibi yöresel yemekler pişirilir.
Kalandar kutlamaları için büyük kazanlarda mısırlar (koliva) haşlanır. Gençler ve çocuklar akşam eğlencesinde yapacakları seyirlik oyunlar için çalışmalar yaparlar.
Akşam olunca yemeklerle elma, armut, ayva gibi meyvelerle; fındık, ceviz, dut kurusu, incir kurusu gibi kuruyemişlerle dolu güzel bir sofra hazırlanır. Bir şölen havasında hep birlikte yemek yenir, ardından eğlence başlar.
Köyün gençleri köy meydanında büyük bir ateş yakarlar ve ateşin üzerine içi karla dolu büyük bir demir kazan koyarlar. Bu kazanın etrafında toplanarak el ele tutuşarak bir daire oluşturan gençler kemençe müziğinin coşkusu ile horon oynarlar. Sonra köy çocukları ve gençlerinin görev aldığı köy meydanında gerçekleşen Kalandar eğlencelerinin geleneksel “Karakoncolos” veya “Momoyer” adlı tiyatro sergilerler. Gösteri öncesi davet etmek ve neşelendirmek için çeşitli tekerlemeler, maniler ve türküler eşliğinde özellikle köyün en yaşlısının olduğu evden başlanarak kapı kapı dolaşılır.
Öncelikle komşu evlerin kapısı çalınır, kapı açılınca kendilerini saklayan çocuklar ve gençler ellerinde bir iple bağlı olan torbayı aniden aralanan kapıdan içeri atarlar ya da çatıya çıkılarak torbaları bacadan sarkıtırlar. Ziyaret ettikleri her evin sahibinden torbalarına evde bulunan yiyeceklerden bir şeyler vermelerini umut ederler. Bu geleneğe “torba atmak” ya da “Kalandar’da ev gezmesi” adı verilir.
Evleri torba ile gezen çocuklar ve gençler hiç tanınmamaya çabalarken ev sahibi de evinin kapısına gelenleri tanımaya çalışır. Eğer ev sahibi kapıda olanların kim olduğunu bilemezse kapısına atılan torbaya koliva, fındık, elma, armut, çörek gibi evde ne varsa koyar. Daha sonra saklanmış olan çocuğun torbayı almasını sağlamak için torbanın ipini al anlamında hafifçe çeker.
Eğer ev sahibi kapısına gelenleri yakalayarak kim olduğunu anlarsa da espri olsun diye torbaya kedi yavrusu, odun parçası, iplik, paçavra kumaş gibi şeyler koyar.
Kapı gezilerek toplananlar şenlik bitiminde hep beraber keyifle yenmek için biriktirilir. Bu evleri dolaşma ritüelin bereketi ve bolluğu arttıracağına inanılır.
Daha sonra karşılıklı atışmalar şeklinde süren ve doğaçlama oynanan Rumca “dağ adamı, ayı” anlamına gelen “Karakoncolos” ya da “Momoyer” adlı çirkin kara renkte bir canavarın etrafında dönen seyirlik oyun sergilenir. Bu canavarın bir kedi, maymun ya da bir çocuk büyüklüğünde olduğuna inanılır ve kürklü, tüylü bir şekilde olduğu düşünülür. Geceleri gezer, şakacı ve zararsızdır.
Zararlı olmadığı halde görüntüsü insanlara korku ve panik verir. Bu yüzden Kalandar gecesi köyün çocukları ve gençleri üzerlerine hayvan postları giyerek, bellerine inek çanı asarak ve yüzlerini karaya boyayıp saçlarını dağıtarak Karakoncolos kılığına girerler.
Yaygın olan inanışa göre Karakoncolos kışın en soğuk günlerinde, ocak ayının ilk on iki gününde, sokaklarda dolaşır ve rastladıklarına “Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun? Adın ne?” gibi sorular sorar.
Sorduğu sorulara verilecek cevapların içinde de mutlaka “kara” kelimesi olması gerekir. Örneğin “Kara Köyden geliyorum.”, “Karasu’ya gidiyorum.”, “Adım Kara Hasan” gibi. Eğer kişi içinde kara sözcüğü geçmeyen bir cevap verirse Karakoncolos elindeki kocaman tarakla soru sorduğu kişiye vurur.
Bundan korunmak için insanlar kış günleri evlerindeki tarakları ortada bırakmazlar, onları saklarlar. Bundan dolayı Karakoncolos’un “kış yarısının cini” olduğuna inanılır ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nde “Karakonculu, Karakoncilo, Koncolos, Yaban Adam” gibi adlarla da nitelendirilir.
Onun kışın ormandan sahil köylerine fırtınayla geldiğine veya denizden çıktığına, insanları taklit ettiğine ve maymuna benzediğine, özellikle küçük çocukları ve yeni doğmuş buzağıları yediğine inanılır.
Karakoncolos ya da Momoyer oyunu sadece bu canavar ile sınırlı değildir. Kadın kılığına giren bir erkek, gelin rolündedir. Bu gelinle evlenecek saf yollu bir damat vardır. Bir kişi doktor kılığına girer ve belinde büyük bir ilaç şişesi bağlıdır. Gelini sarkıntılık yapanlardan koruyan şeytan kılığına bürünmüş iki korucu vardır. Köy ağası, köyün ihtiyarlarını canlandıranlar ile koç, koyun, inek, deve gibi çeşitli hayvanların kılığına bürünen kişiler de oyunda yer alır. Oyuncular tanınmamak için yüzlerini Kalandar ateşinin üstünde olan kazandan alınmış kara (maneya) ile boyalarlar. Dram niteliğindeki oyun, temasını köyde yaşanmış olaylardan ve köydeki kişilerden alır.
Yücelik ve adilik gibi yan yana bulunması zor görünen zıt şeylerin eğlenceli bir şekilde oyun atmosferinde uzlaştırılması söz konusudur.
Korkunç ve doğaüstü güçlerin yer aldığı hayali bir dünya vardır ve oyunda bereket kültü ile ilgili tekerlemeler söylenir.
Kalandar Gecesi maniler ve tekerlemeler söylenir. Eğlenmek ve hoşça vakit geçirmek için insanlar kafiyeli, sesli kelimelerden kurulu, bazen sırf kafiye olsun diye saçma sapan sözlerden oluşan ifadeler oluştururlar. Bunların bazıları şöyledir:
- Kalandaris Kulandaris, Ahırda dişi buzaklar, Yukarda erkek uşaklar.
- Kalandar gecesi devlet bacası, Tasımı dolduran cennet hocası, Doldurtmayan cehennem hocası, Üstte erkeği altta dişi.
- Gece geldim kapınıza, Selam verdim yapınıza, Selamımı almazsanız, Daha gelmem yapınıza.
- Karlankuş yuva yapar, Ağacın doruğunda, Vay olsun bekârlara, Kalandar soğuğunda.
- Kalandar soğuğunda, Ya bakın kaldık dara, Açın siz kapıları, Biz geldik Kalandara.
- Tarlada kara bakla Yaprağı döner.
Sonuç Olarak;
Sonuç olarak tüm tarihsel dönemlerde, resmi ve gayri resmi olarak ya da halk takvimi diye adlandırılan sistemde bir yılın bitimi yeni bir yılın başlangıcı eşiğinde “yılbaşı” adı verilen bir zaman dilimi vardır.
Söz konusu gelenek için, dünyanın pek çok yerinde birbirinden değişik takvim ve nitelikte kutlamalar yapılır. Bu bağlamda başka coğrafya ve kültürlerde olduğu gibi Anadolu ve Kafkasya coğrafyasında da belli başlı takvimler özelinde birbirinden farklı veya birbirine benzer yapıda “yılbaşı kutlaması” düzenlenir. Bu doğrultuda geçmişten beri birçok inanış ve törenler ile ilgili teatral öge ortaya çıkmıştır.
Bu araştırmada adı geçen bu kutlamalardan biri, geleneksel bir yılbaşı etkinliği olan “Kalandar”; kavram, inanış ve uygulamalar açısından incelenmiştir. Kalandar’ın takvimle bağlantısı, tarihsel kökeni, seyri, özellikleri, halk bilimi ve halk kültürü açısından taşıdığı önem vurgulanmıştır.
Bir görüş açısıyla doğayla ve bir açıyla da kadim halk inanışları, kültürüyle ilintili olarak yüzyıllardır süregelen Kalandar kutlamasının, yeni bir yıla girerken insanların mutluluk, esenlik, bereket beklentisi yanı sıra yaşam kültürüne dair önemli temalar içerdiği görülmüştür.
Birçok somut ve soyut değer, tarihsel süreç içinde bazı değişimlere uğrasa da varlığını devam ettirmeyi başararak günümüze kadar ulaşmıştır.
Şenlikler boyunca oyunlarda, manilerde pagan ögeler, doğa ve insan bereket kavramlarıyla ilintili olarak yenilenme, yeniden doğuş, üretkenlik ve bolluk ifadeleri çok önem taşımaktadır.
Ayrıca aile üyeleri veya yerel halk birbirlerine hediyeler sunarak yakınlık kurması ve paylaşımı özendirmesi önemli bir öge olarak ortaya çıkmaktadır.
Kutlamada “karakoncolos” oyununda görüldüğü üzere iyilik ve kötülük ögesinin savaşı; inanış ve pratikleriyle bir nevi iyinin beyaz, kötünün de siyahla temsil edilmesi dikkat çekici bir hususiyettir.
Yine bu inanış ve uygulamaya adını veren “uyuz, obur, cadı, yaban adam, hortlak, cin, kötücül ruh” gibi addedilebilecek varlık, kötülük imi olarak halk kültüründe kendine yer edinmiştir.
Ayrıca Kalandar sabahı bir kimseye para vermenin o yılın bereketsizliğini yok edeceğine ve birinden para almanın da o yılı bolluk içinde geçireceği inanışı da uğur, bereket ve şansla ilgili inanışlar doğrultusunda şekillenmiştir.
Kalandar kutlamalarında şenlikler, oyunlar, hediyeleşmeler, ilginç kostümler, seyirlik oyunlar, ezgiler, halk dansları ve mani gibi pek çok somut veya soyut değer, sosyo kültürel bir zenginlik olarak varlığını devam ettirir.
Tarihin tüm dönemlerinde bu tür kutlamalarda yeniden doğuş, yenilenme, bereket, neşe ve paylaşım sıklıkla vurgulanan kavramlar/ögeler olarak ortaya çıkmıştır.
Sonuç olarak; globalleşen dünya kültürünün her şeyi kendine benzeterek tükettiği kültürel asimilasyona karşın Anadolu ve Kafkasya kavşağında kadim bir geleneğin devamı olarak kutlanan ve ruhunda pek çok kültürel ve tarihsel değeri barındıran Kalandar kutlamasının halen yaşatılması çok önemli bir kültürel değerdir.
Aşağıdaki kaynaklardan yola çıkarak yazılan bu derleme makalede işlenen Kalandar kutlamaları, öncelikle folklor ve antropoloji olmak üzere gelecekte yapılacak olan birçok sosyal bilimsel araştırmalar açısından çok önemli değerler taşımaktadır.
Kaynaklar
Zeynep Kantarcı: Kalandar Kutlaması: Livera (Yazlık) Köyü Örneği Arş. Gör. Muş Alparslan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü
Okan Alay Anadolu ve Kafkasya Kavşağında Geleneksel Bir Yılbaşı Kutlaması: Kalandar / Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 2018, Cilt: 11, Sayı: 23, s. 96-110.