Dört Mevsim Ayvalık | Ayvalık Gezi İpuçları

Dört Mevsim Ayvalık | Ayvalık Gezi Tüyoları

Ayvalık dört mevsim gidilebilecek en güzel gezi rotalarından biridir. Bu yazımda Ayvalık’ın dünü ve bugünü ile gezilecek yerlerini kısaca derledim...

Balıkesir’in en güzel ilçelerinden biri olan Ayvalık hem İzmir hem de Trakya’daki şehirlerden günübirlik mesafeler üzerinden ulaşılabilecek değerli alternatiflerden birisidir. Kuzey Ege’nin ulaşımı kolay bu güzel merkezinin yakın çevresi Kazdağları, Bergama, Troia gibi son derece önemli tarihi ve doğal güzellikler ile çevrelenmiştir. Bunun yanısıra, benzeri turizm merkezlerine oranla çok daha ekonomik bir seyahat alternatifidir.

Zeytin ve çam ağaçları ile sarmalanmış olan kent, eski zamanlardan günümüze uzanan minyatür bir adalar ülkesi gibidir. 22 adadan oluşan Ayvalık, Ege Denizi’nin tüm albenisini taşımaktadır. Tam karşısında bulunan Midilli Adası ve ilçe merkezinde bulunan gümrük kapısı, eski Türk film setlerini andıran sokakları, sarımsak taşının iç açan rengi ile bütünleşmiş olan mimarisi, yerel tatları, paha biçilmez kültürel ve tarihi dokusu ile ilçe gizli bir cennet gibidir.

Ayvalık Tarihi

Ayvalık’ta çevredeki komşularından daha geç bir dönemde yerleşim başlamıştır. Bunun en önemli nedeni ise korsan saldırılarıdır. Bu yüzden M.Ö 7.yüzyıla kadar neredeyse hayalet bölgedir Ayvalık. İlk gelenler “Kidonia” ismini vermişler buraya…

Antik çağlarda da Ayvalık’ın önündeki adalara “Hekatonnesoi” ismi verilmişti. Bu isim Cunda Adası ile aynı ismi taşıyan “Nesos” kentinin baş tanrısı “Hekatos” takma adı ile anılan Apollo isminden gelmişti. Bölge diğer bölgeler gibi eski bir yerleşim yeri değildi ama Grek, İyon, Lidya ve Pers, sonrasında da Roma ve Bizans gibi devlerin  izlerini de taşıyan önemli bir liman kenti olma özelliğine de sahipti. Zira bulunduğu coğrafi konum nedeni ile bu özelliğini korumaya devam etmektedir.

1800’lerde 22 zeytinyağı fabrikası, onlarca sabunhane ve 80’e yakın değirmenin olduğu Ayvalık, hala zeytin ve zeytinyağının merkezi konumundadır. Bu yüzden buraya gelindiğinde mutlaka yerel zeytinyağı markalarından satın almak gerekir.

1821 yılına kadar özerk bir yapısı olan kent, 1. Dünya Savaşı döneminde Yunan işgali altındaydı. 1922 yılında işgalden kurtulan Ayvalık, 1923 yılındaki mübadele protokolü nedeniyle çoğunlukla Girit ve Midilli’den gelen Türk vatandaşların yerleştiği bir bölge oldu. Bu yüzden tarihi ve mimari zenginliğinin yanı sıra, mübadele ve milli mücadele dönemin izlerini de taşımaktadır. Dolayısıyla Ayvalık’ı tekne turları ve Cunda Adası’ndaki bir saatlik gezme molasından ibaret olduğunu düşünmek, bu güzelim yer için oldukça iç acıtıcı olacaktır.

Tabii ki bu yazıda Ayvalık’ın hem tarihini hem coğrafyasını hem de kültürel değerlerini sıralamak imkansız. Ama en azından kısaca bir rehber gözüyle Ayvalık’a geldiğinizde sınırlı bir sürede neler yapabileceğinizi aktarmaya çalışacağım.

Ayvalık’ta Görülmesi Gereken 9 Yer

Ayvalık’a geldiğinizde gezmeniz ve görmeniz gereken yerleri sıralayalım...

1. Şeytan Sofrası

Kent merkezinden bir kaç kilometre uzaklıkta bulunan bir seyir terasıdır. Burayı ünlü kılan lavların erimesi ile oluşmuş bir kaya oyuntusunun “Şeytan’ın Ayak İzi” olarak tanımlanması...Tabii hikayesi de mevcut.

Zeus’un süt annesi İda, şeytanın Zeus’a zarar vereceği endişesinden dolayı onu buradan kovar. Şeytan da bir ayağı ile Midille Adası’na, bir ayağı ile Kazdağları’na, üçüncü ayağı ile de buraya basarak kaçar. Rivayet edilen ayak izinin, buradaki kaya oyuntusu olduğuna inanılır.

Aslında burayı cazip kılan en önemli ayrıntı, muhteşem manzarasıdır. Tuvallerden çıkmış gibi, çamların, minicik adaların, mavinin, yeşilin muhteşem güzelliğini görünce, insanın sanki nefesi kesiliyor.  

Özellikle gün batımında çok kalabalık olan Şeytan Sofrası için benim tavsiyem,  buranın sabah saatlerinde ziyaret edilmesi. Akşam saatlerindeki kalabalıktan buranın tadını çıkarmak biraz zor. Bu yüzden sabah saatlerinde pek kimsenin olmadığı sessiz, sakin saatlerde manzaranın keyfini doyasıya yaşayabilirsiniz.

2. Çınarlı Camii (Agia İorgi Kilisesi)

Gezi teknelerinin bulunduğu sahilin ilerisindeki meydandan yolun karşısına geçtiğinizde, ilçenin çarşı kısmına ulaşmış olursunuz. Buradan yürüyerek bir kaç dakikalık bir mesafede olan camii, 19. yüzyılda yapılmış olan bir Rum Ortodoks Kilisesi’dir. Cumhuriyetin ilanından sonra camiye çevrilmiştir. Planı haç şeklindedir. Sütunlarından tutun da süslemelerine kadar mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisidir. Camiye giderken Anadolu’nun o özlediğimiz eski tip sokaklarından geçmek de cabası. “İyi ki gelmişiz” dedirtecek bir güzellik...

3. Saatli Camii (Agios Yannis Kilisesi)

Çınarlı Camisi’ne oldukça yakın... Hatta çarşı içerisinden yürürken ara sıra cami ile göz göze gelmeniz de mümkün. Burası da Çınarlı Camisi gibi Ortodoks Kilisesi iken, daha sonra camiye çevrilmiştir. 1944 depreminde çan kulesi yıkılınca, tepesindeki  saat ön plana çıkmıştır. Bu yüzden “Saatli” olarak adlandırılmıştır. İçindeki süslemelerin çoğu silinmiş olsa da mimari çekiciliği devam etmektedir. Mutlaka görün...

4. Taksiyarhis Kilisesi

Ayvalık’ın ilk kilisesidir. Bir ara Tekel deposu olarak kullanılmış olsa da bugün Taksiyarhis Anıt Müzesi olarak hizmet vermektedir. İçeride aziz ikonaları, mermer kabartmalar, altın varaklı süslemeler görülmektedir.

5. Macaron Mahallesi

Yine çarşı içinden ulaşabileceğiniz masal gibi bir yer... Daracık sokaklarında, duvarlarından çiçekler taşan bir yer burası. Yanyana antikacılar, şirin kafeler, butikler...

Macaron  kekik familyasından gelen “mercanköşk” anlamına geliyor aslında. Latince “marjoram” olarak adlandırılan bu bitkinin ismi, zamanla macaron olmuştur. Bir de ilginç olan, eskiler içtikleri kahveye mercanköşk koydukları için, macarona yani mercanköşk bitkisine burada yaşayanlar “Kahve Kokusu” ismini de takmışlar.

Özellikle hafta sonları cıvıl cıvıl olan Macaron’da yapacak çok şey var. Ama ben özellikle Macaron’da ve yürüme mesafesinde olan mekanlarda mutlaka aşağıdaki lezzetleri tatmanızı öneririm.

- Girit leblebisi

- Kavun çekirdeğinden yapılan sübye

- Lorlu kurabiye

- Ayvalık tostu

- Koruk suyu

- Lokma

6. Ayvalık Evleri

Sarımsak taşının ruhunu verdigi ve sadece taştan ibaret olmayan Ayvalık evleri, kentin kendine has dokusunu oluşturmaktadır. Bu evlerin hemen hemen başımızı nereye çevirsek görebileceğimiz yakınlıkta olması da cabası...Özellikle 19. yüzyıl ve sonrasında yapılan bu güzelim evler, kentin mimari ve kültürel belleğini oluşturan en önemli unsurlardan. Birçoğu hala ayakta kalmaya çalışan ve genelde iki veya üç katlı olan bu evlerin temel malzemesi sarımsak taşı. Bugün tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan sarımsak taşı, sadece Milli Parklar Daire Müdürlüğü’nün izni ile kullanılabiliyor. O da var olan bir yapıyı onarma amacı olursa.

Evler genelde çok pencereli. Bu sayede her yerden ışık alması sağlanmış. Ayrıca kalabalık ailelerin yaşayacağı büyüklükte. Çoğunlukla sokağa açılan kapılarından tutun da binanın yapı taşlarında bile incecik bir zerafet göze çarpıyor hemen. Taş ustaları, basit el aletleri ile taşa hayat vermiş gerçekten. Dapdaracık ve arnavut taşlarından oluşan sokakların iki tarafını süsleyen evlerin arasında dolaşmak, belki de bu yüzden çok keyifli. Mutlaka keşfedin…

7. Badavut

Ayvalık’ın Küçükköy Mahallesi’nde bulunan gizli bir cennet burası. Taş ocaklarının kalıntılarının sahil ile birleştiği muhteşem bir yer. Sarımsak taşının kaynağı da işte tam burası. Bir zamanlar pembe tonlarındaki  taşın çıkarıldığı bu taş ocakları, artık “kesin korunacak hassas alan”... Çünkü sarımsak taşı tükeniyor. Günümüzde ocak olarak görevini yapamayan alan, kayalar arasında saklanmış nefis bir güzellik. Mutlaka görün...

8. Küçükköy (Yeniçarohori Köyü)

Buraya bir sanat köyü desek daha doğru olacak belki de. Çünkü Göç Müzesi’nden digital bir girişimcilik merkezi KıraArthane’ye kadar, köy denilince akla gelmeyen birçok sanat projesinin uygulandığı bir yer Yeniçarohori.

Fatih Sultan Mehmet’in Midilli Adası’nı ele geçirmesinin ardından, bölgede huzursuzluklar başlamış. Bunun üzerine yeniçeriler yerleşmeye başlamış. Adı da buradan geliyor köyün. Zamanla Rum vatandaşlar yerleşmiş ama mübadelede Balkan topraklarından Boşnaklar getirilmiş köye. Fakat bir süre sonra geçimlerini sürdüremeyince, daha farklı yerlere gitmişler. Burası da bir anlamda terkedilmiş.

Bu arada köyün ıssız kaderi yakın zamanda değişmiş. Simay Dinç isminde bir girişimci, Türkiye’nin ilk yaratıcı girişimcilik projesini uygulayarak köyü baştan yaratmış. Mutlaka gidin...

Küçükköy (Yeniçarohori) hakkında ayrıntılı bilgi için TIKLAYINIZ...

9. Cunda Adası (Alibey Adası)

Ayvalık denildiğinde akla gelen ilk yerlerden biridir. Ülkemizin ilk boğaz köprüsü üzerinden karayolu ile ulaşılabilen Cunda Adası, dar sokakları, tertemiz denizi, sarımsak taşından yapılmış evleri ve devasa Taksiyarhis Kilisesi ile adeta körfezin incisi gibidir. Milli Mücadele kahramanlarımızdan 172. Alay Komutanı Yarbay Ali Bey’in ismi buraya verilmiştir. Ali Bey’in insiyatifi ile Yunan işgaline karşı  uygulanan Ayvalık direnişi, Milli Mücadele tarihimize altın harflerle yazılmıştır. Çünkü işgal kuvvetlerine ilk kurşun, Ayvalık’tan atılmıştı...

Cunda’ya Gelince Ne Yapılır?

- Taksiyarhis Müzesi’ne uğramalı. Müze Rum Ortodoks cemaati tarafından 1873 yılında yaptırılmıştı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında cami olarak hizmet veren bina, 1944 yılında meydana gelen depremde epey tahrip olmuştu. Uzun yıllar yıkık bir şekilde kalan kilise, 2014 yılında onarılmış ve Rahmi Koç Müzesi olarak açılmıştır. Eski dalış kıyafetlerinden oyuncaklara, arabalara kadar birçok farklı eser burada sergilenmekte. Mutlaka görün.

- Necdet Sevim Kent Kitaplığı... Benim “olmazsa olmaz” diyebileceğim yerlerden birisi. Kartpostal gibi bir manzarası mevcut. Bu eski kilise ve değirmen Necdet Kent’in şahsi kitaplarının sergilendiği şahane bir kitaplık aslında... Önünde kahvenizi içebileceğiniz bir kafenin de olduğu bu mekan, kurucusu olan Necdet Kent’in filmlere taş çıkaracak inanılmaz  hayat hikayesini saklıyor içinde. Beraber gidersek, mutlaka anlatırım size...

- Yerel Pazar... Eğer denk gelirseniz yerel pazara mutlaka uğramalısınız. Yerel otlardan sebze meyveye kadar, bu kadar minik bir pazarda bu kadar farklı ürün çeşidinin olmasına inanamazsınız…

- Yerel Tat... Gelmişken, vaktiniz olursa mutlaka papalina balığını tadın. Ayrıca sakızlı dondurması çok lezzetli.  Üstüne de bir Türk Kahvesi... İster Taş Kahve’de, ister benim yaptığım gibi aralarda saklı kalmış minicik kafelerde...

Ayvalık hakkında kaleme alınacak daha çok şey var elbette. Bu yazımda kısaca Ayvalık’ı özetledim. Günübirlik de olsa buraya uğrayın ve keyfini çıkarın.

Seyahatleriniz RehberName tadında olsun…

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.