Türkiye’nin en önemli antik kentlerinden biri olan Perge hakkında bilinmeyenler nelerdir? Perge’nin konumu, giriş ücreti, tarihçesi, ayakta kalan yapıları ve özellikleri Perge Gezi Rehberi’nde...
Perge Antik Kenti, bugün antik kent deyince ilk akla gelen yerlerden biridir. Perge, bir zamanlar Pamphylia (Pamfilya) Bölgesi’nin başkentiydi. O muazzam başkentten kalan yapılar, göz alıcı arkeolojik buluntular, kentin dünü ve bugünü tarih severleri sarıp sarmalar. Arkeoloji ve tarih dolu bir yolculuğa çıkmak isteyenlerin adresidir Perge.
Ülkemizin bu kadim kentini ne kadar tanıyoruz? Antalya tatillerinizde birkaç saatinizi Perge’ye ayırdığınızda unutulmaz bir deneyim yaşayacaksınız. Şimdi gelin birlikte Perge’yi keşfedelim. İşte Perge Antik Kenti Gezi Rehberi...
Perge Antik Kenti’nin Konumu
Perge Antik Kenti, turizm başkentimiz Antalya’da yer almaktadır. Antalya’nın merkez ilçelerinden olan Aksu ilçesi sınırlarında bulunmaktadır. Antalya merkeze 17 km mesafede yer alan Perge konumu ve ulaşılabilirliği ile dikkat çekmektedir. Özellikle de yaz mevsimi tatil için Antalya’yı seçenler ile dolup taşar Perge.
Perge, Belek’e yaklaşık 30 km, Aspendos Antik Kenti ve Tiyatrosu’na 33 km, Manavgat’a ve Side’ye 60 km mesafede yer alır. Antalya merkeze yakın oluşu ve ulaşımının kolaylığı Perge için büyük bir avantajdır. Türkiye’de antik kent sıralamasında en önde gelen ihtişamlı kentlerden biridir. Buraya mutlaka uğramalısınız.
Perge Ören Yeri Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti
Son yıllarda ortalama 100 bin ziyaretçi ağırlayan Perge Antik Kenti’nin yaz-kış ziyaret saatleri değişmektedir. Yaz-kış sabah 08:00’de açılan antik kentin kapanışı ise yaz mevsiminde 19:00, kış mevsiminde ise 17:00 olarak belirlenmiştir. (Pandemi süreci farklılıklar gösterebilir)
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olan Perge Antik Kenti’nde Müzekart geçerlidir. Şayet müzekartınız yoksa buradaki gişeden satın alabilirsiniz. Perge’nin giriş ücreti ise kişi başı 50 tl’dir. 18 yaş altı, 65 yaş üstü, engelliler ve refakatçileri, şehit ve gazi yakınları ücretsiz olarak Perge’yi gezebilirler. Benim tavsiyem; bunca ören yerinin bulunduğu Antalya ve civarındaki ziyaretleriniz için en uygun olan, Müzekart çıkartmaktır.
Perge Hakkında Genel Bilgi
Antalya’nın bir adım ötesindeki Perge Antik Kenti Türkiye’de mutlaka görülecek yerler listenizde yerini almalı. Mimarisi ve göz alıcı heykelleri ile ünlü olan kent, 2009 senesinde UNESCO Geçici Miras Listesi’ne alınmıştır. Esas listeye alınmayı hakeden Perge, dileriz Antalya’nın 20 yıldan fazladır esas listeye alınmayı bekleyen diğer 8 mirası gibi bir an evvel hakettiği yere ulaşır.
Bergama (Pergamon)’dan başlayan ve Side’de son bulan antik yol güzergahının üzerinde yer alan Perge konumu itibariyle oldukça şanslıydı. Pamfilya Ovası’nın verimli ve bereketli toprakları Perge için yine büyük bir avantajdı. Bir adım ötesinde yer alan Kestros (Aksu) Çayı sayesinde büyük bir zenginlik kazanmıştı. Denize kıyısı olmamasına rağmen nehir sayesinde elde ettiği ulaşım ile bir liman kenti havasındaydı. Denizden 12 km kadar içeride yer alan Perge 4 km doğusunda yer alan Kestros sayesinde denize açılmaktaydı.
Günümüzde Kestros Çayı ulaşıma elverişli değildir. Lakin antik dönemde Kestros üzerinde ulaşım yapılmaktaydı. Hatta Aziz Paulos ve arkadaşlarının Perge’ye yaptıkları ziyaretleri Kestros Çayı üzerinden gerçekleştirdikleri bilinmektedir. Perge, Kestros ile bütünleşmişti adeta. Bugün akropoliste yer alan anıtsal çeşmede nehir tanrısı Kestros heykelinin yer alması ve bazı kabartmalarda yine Kestros betimlemesi nehrin Pergeliler’in hayatındaki önemini vurgulamaktadır.
Pamfilya Bölgesi’nde yer alan Perge bölgenin başkentiydi. Side Antik Kenti ile büyük bir rekabet içinde olan Perge Antik Kenti’nin baş tanrıçası Artemis’tir. Şehirde basılan sikkelerde Artemis “Wanessa Preiia (Perge Kraliçesi)” olarak betimlenmiş ve kentin baş tanrıçası olmuştur. Preiia büyük olasılıkla Perge’nin adıdır. “Artemis Pergaia” olarak anılan tanrıçanın kültü komşu şehirlerde ve başka ülkerlerde de tapım görmüştür. Hatta antik dönem yazarları kentin dışında yüksek bir noktada muhteşem güzellikte bir Artemis Tapınağı’nın varlığından bahseder. Amasyalı coğrafyacımız Strabon da “Perge’nin yakınında yüksek bir yerde, her yıl genel bir festivalin düzenlendiği Artemis Pergaia Tapınağı’na gelinir” ibaresini kullanmıştır. Lakin bugün bu tapınağın izine henüz rastlanamamıştır.
Hitit döneminin “Parha” kentidir Perge. Büyük İskender’e dostça kapılarını açan, Roma döneminde ise dillerden dile dolaşan güzelliğiyle nam salan kenttir. Heykeltraşlarının ünü sınırları aşan ve birbirinden eşsiz heykelleri ile dudak uçuklatacak güzellikte eserler ortaya koyam görkemli şehirdir. M.S. 2. yüzyılda Perge’de kurulan Heykeltraşlık Okulu kentin ihtişamını artırmış, ayrıca diğer Pamphylia kentlerinden farklı kılmıştır Perge’yi.
İncil’de adı geçen kutsal kenttir aynı zamanda Perge. Aziz Paul Yolu olarak kabul edilen yolun başlangıç noktasıdır. Köprülü Kanyon, Selge kenti gibi noktalardan da geçen bu yol sayesinde İncil’de adı bahsedilen yer olmuştur Perge...
Caddeleri, sütunları, kapıları ve Türkiye’nin en iyi korunmuş stadyumlarından birine ev sahipliği yapması ile akılları baştan alacak zenginliktedir.
Hayranlık uyandıran kent planlaması ile de ülkemizin en düzenli antik kentlerinden biridir Perge Antik Kenti. Perge’yi tam anlamıyla gezmek minimum 2 saatinizi alacaktır. Arkeoloji meraklısıysanız 5 saate kadar yolu var.
Ayrıca belirtelim ki 2018 yılı Antalya’da “Perge Yılı” ilan edilmişti. Bu vesileyle bölgenin tanıtımı daha çok yapılarak gelen turist sayısını arttırmak hedeflenmiştir.
Perge Antik Kenti’nin Tarihçesi
Her bir antik kent sıradışı bir tarihi yolculuğa çıkartır bizleri. Şehrin içinde gezerken hayranlık ve şaşkınlık göz bebeklerimizde yer bulur kendine. Hikayeleri birbirine benzemese de yapılar bir birine eş değerdir neredeyse. Tiyatroya girip geçmişe seslenir bir trajedyanın ya da dramanın tam ortasında buluverirsiniz kendinizi. Stadyumda sergilenen oyunlara tutulan alkış seslerini işitirsiniz, sütunlu caddelerde yürüyüp iz sürersiniz. Kentin tanrısı yada tanrıçasına hayranlık duyar, her bir mermerin özenli işçiliğine şapka çıkartırsınız. Böyledir antik kentler... Sizi öylesine derinden etkiler ki söyleceyecek çok kelimeniz olur üzerine sarfedecek, tıpkı benim gibi...
Pamfilya Bölgesi’nin başkenti Perge bu kez akıllarımızı baştan alan... Türkiye’nin en özel ve güzel antik kentlerinden biri burası kesinlikle.
Perge’nin en erken buluntuları tarih öncesi çağa yani Geç Kalkolitik Çağ’a (M.Ö. V. bin yıl) kadar gitmektedir. Perge akropolisinde yapılan araştırmalar Perge’nin prehistorik çağlardan beri iskan gördüğünü ortaya koymuştur. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan çakmak taşı ve obsidyenler bunun açıkça ortaya koymaktadır.
Diğer taraftan Hititlerin başkenti Hattuşaş’ta 1986 yılında yapılan kazılarda bulunan tunç levha üzerine Hititçe kazınan çivi yazılı metinler, Perge hakkında müthiş bilgiler ortaya koymuştur. M.Ö. 1235’ten öncesine tarihlenen bu tunç levha aslında bir anlaşma metnidir. Hitit Kralı IV. Tuthalya ile Vasal Kral Kurunta arasında yapılan bu anlaşmada Perge’nin Hitit İmparatorluğu döneminde de önemli bir yere sahip olduğu apaçık ortadadır. Bu metinde Perge’nin ismi Parha olarak geçmektedir. Ve metinde geçen açıklama şudur: “Parha kentinin sahip olduğu bölgeyi Kastarja Nehri sınırlar. Ve eğer Hatti Kralı ona alan çizerse ve Parha kentini silah zoru ile egemenliğine alırsa kent, Tarhuntassa Kralı’na bağlanacaktır.” Burada Perge “Parha”, Kastarja Nehri ise “Kestros Nehri yani günümüzdeki Aksu Çayı”dır. Metinden anlaşıldığı üzere de savaş sonucu imzalanan bu anlaşmada Perge yani Parha iki tarafa da kalmayıp bağımsız bir yerleşim olarak kalmıştır.
Bir müddet sonra ise M.Ö. XII. yüzyılda Troya Savaşı’ndan sonra Akhaların Perge’ye geldiği bilinmektedir. 1953 yılında Perge’nin Hellenistik dönem kent kapısının avlusunda yapılan kazılarda ele geçirilen yazıtlardan Akhaların buraya ulaştığı ortaya çıkmıştır. Perge’nin kolonizasyonu ile yakından ilgili olan bu yazıtlar yedi tanedir ve oval avluyu çeviren duvardaki iki katlı nişlerden olasılıkla üsttekilerin içine yerleştirilmiş heykellerin kaidelerine yazılmıştır.
Heykeller günümüze ulaşmamasına rağmen kaideleri oldukça sağlamdır. Bu yazıtlardan anlaşıldığına göre; kentin efsanevi kurucuları Riksos, Labos, Kalkhas, Makhaon, Leonteus, Mimyas ve Maphos’tur. Troya Savaşı’ndan sonra bazı Akhalı kahramanların kendi ülkesine dönmek için Batı Anadolu kıyılarını izleyerek güney yolunu seçtikleri bilinmektedir. Bunlar arasında Kalkhas, Leonteus, Amphilokos, Polypoties ve Podaleirios da bulunmaktadır. Bu şu demek; Perge’nin 7 kahraman kurucusundan beşinin Troya Savaşı’ndan sonra Güney Anadolu’da şehirler kurmuş kişilerdendir.
Perge’nin bilinen en parlak dönemlerinden biri Hellenistik dönemdir (M.Ö. 323 – 30). Büyük İskender Anadolu’ya girip birçok kenti ele geçirmiş ve M.Ö. 333 yılında da Perge’ye ulaşmıştır. İlginçtir ki Pergeliler Büyük İskender’e hiç direnme göstermeden kenti teslim etmişlerdir. Savaş olmadan Büyük İskender’e kapılarını açan Perge’de bugün göreceğiniz iki enfes kule Hellenistik dönem eseridir.
Büyük İskender’in ardından Bergama Krallığı’nın sınırlarında yer alan Perge, son Bergama Kralı III. Attalos’un ölürken bıraktığı vasiyet ile Roma’ya geçmiştir. Perge Hellenistik dönemde gerek Seleukoslar ile Ptolemaiosluların çekişmesine, gerekse Seleukoslar ile Bergama Krallığı’nın mücadelelerine maruz kaldığı için büüyk gelişmeler gösterememiştir. Lakin Roma döneminde kent artık iyice kendini göstermeye başlar. Çünkü Pax Romana yani “Roma Barışı” olarak bilinen dönem gelmiştir ve huzurlu bir barış ortamı mevcuttur. Bu dönemde zengin ve gösterişli yapılar inşa edilmiş, kentin yenileme çalışmaları hız kazanmış, intizamlı bir kent modeli oluşturulmuştur. Bugün kenti gezerken göreceğiniz bir çok yapı Roma döneminden kalmadır.
Roma’nın ardından ise Doğu Roma (Bizans) ile Hristiyanlaşan kentte anıtsal bazilikalar inşa edilmiştir. Side’den sonra ikinci piskoposluk merkezi ilan edilen Perge bir müddet daha zengin günlerini devam ettirmiştir. M.S. 7. yüzyılla beraber Arap akınları başlamış ve sonrasında Perge yavaş yavaş terkedilmiştir.
Perge’de ne Selçuklu ne de Osmanlı eserlerine rastlanmaz. Lakin Evliya Çelebi’nin Tekke Hisarı diye bahsettiği bu yerin Perge olabileceği öne sürülmüştür. Perge son nefesini Bizans dönemi ile vermiş ve terkedilmiştir. Tarih sahnesinden silinse de arkada kalan yapılar, Perge’yi sapasağlam ve ayakta tutmakta kararlıdır.
Perge’de Kazılar ve Kazı Tarihçesi
Perge’de ilk kazılar 1946 senesinde başlamıştır. Ünlü Türk arkeolog Prof. Dr. Arif Müfid Mansel tarafından başlatılan kazılar aralıksız devam eder. Mansel ayrıca Side’de kazılar yapmıştır. 1970’lerde ise Arif Müfid Mansel’in asistanı olan Prof. Dr. Jale İnan kazı başkanlığını devralmıştır. Gerek Side’de gerek Perge’de birçok başarılı işlere imza atmıştır. 1990’larda Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu kazıların başına geçmiştir. Perge’ye ömrünü adayan Abbasoğlu’nun ardından 2012’den bu yana kazılar Antalya Müzesi Müdürlüğü başkanlığınca yürütülmektedir.
1946 yılından bu yana Perge’de devam eden kazılarda ele geçen eserler ise Antalya Müzesi’nde sergilenmektedir. Antalya Müzesi’nde yer alan Perge Antik Kenti'ne ait olan muhteşem heykeller ve buluntular nefes kesicidir. Mutlaka ama mutlaka Antalya Müzesi’ne uğrayın ve Perge’nin üstün heykeltraşlık örneklerini görün.
Perge Gezilecek Yerler – Görülecek Yapılar
Perge, planlanmış kent modeli ve yapılanma karakteri ile Roma kentleri arasındaki en muazzam yerleşimlerden biridir. Sadece Pamphylia Bölgesi’nin değil aynı zamanda Anadolu’nun da en düzenli ve özenli kentlerinden biridir. Perge Antik Kenti’nde hangi yapılar var, neler göreceksiniz?
İşte Perge Antik Kenti Yapıları, Gezilecek Yerler...
Perge Antik Kenti Yapıları Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin TIKLAYINIZ...
Perge’ye Dair Son Bir Kaç Söz;
• Türkiye’nin en güzel antik kentlerinden biri Perge’yi mutlaka gezin ve görün.
• Perge’yi tam anlamıyla hissetmek için Antalya Müzesi’ne mutlaka uğrayın ve Perge’den getirilen eserleri görün.
• Buraya 2 saat yetmez, vaktiniz varsa ve uzun uzun gezmeyi planlıyorsanız yaklaşık 4 saat ayırmalısınız.
• Perge’yi gezecek en ideal mevsim ilkbahar ve sonbahar. Şayet yaz mevsimi ziyaret edecekseniz kesinlikle ama kesinlikle öğle saati girmeyin. İnanılmaz sıcak oluyor. Sabah saatleri en ideal olan zaman dilimi.
• Yanınızda mutlaka suyunuz olsun. Antik kenti gezerken su ihtiyacınız çok olacak.
• Dileriz en kısa zamanda yenilemeler biter ve Perge artık UNESCO’nun asil listesine dahil edilir.
İyi keşifler diliyorum.
Seyahatleriniz RehberName tadında olsun...