Türkiye'nin UNESCO Dünya Mirası: Keşfedilmeyi Bekleyen 22 Eşsiz Alan

'18 Kültürel Miras ' - Türkiye'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi

Anadolu’nun kalbinde, binlerce yıllık uygarlıkların izini sürmeye hazır mısınız?
Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki 22 eşsiz alan, tarihle doğayı buluşturarak sizi unutulmaz bir yolculuğa davet ediyor.

Türkiye, binlerce yıllık geçmişiyle medeniyetlerin beşiği olmuş, antik kentlerden eşsiz doğal alanlara kadar uzanan zengin bir mirasa sahiptir. Bu mirasın en değerli örnekleri, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan 22 benzersiz alanda hayat buluyor.

Tarihle iç içe yürümeyi, doğanın kalbinde keşfe çıkmayı ve insanlık tarihine tanıklık etmeyi seviyorsanız, Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış bu eşsiz alanlar sizi bekliyor. Gelin, Anadolu’nun geçmişten geleceğe uzanan kültürel ve doğal zenginliğini birlikte keşfedelim.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Türkiye Alanları

İşte Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan 22 eşsiz alan. Aşağıda önce tümünü sıraladık, ardından her birini ayrı ayrı detaylandırdık

  1. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (1985)

  2. İstanbul’un Tarihi Alanları (1985)

  3. Göreme Milli Parkı ve Kapadokya (1985)

  4. Hattuşa – Hitit Başkenti (1986)

  5. Nemrut Dağı (1987)

  6. Hierapolis – Pamukkale (1988)

  7. XanthosLetoon (1988)

  8. Safranbolu Şehri (1994)

  9. Troya Arkeolojik Alanı (1998)

  10. Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (2011)

  11. Çatalhöyük Neolitik Alanı (2012)

  12. Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu (2014)

  13. Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (2014)

  14. Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri (2015)

  15. Efes (2015)

  16. Ani Arkeolojik Alanı (2016)

  17. Aphrodisias (2017)

  18. Göbeklitepe (2018)

  19. Arslantepe Höyüğü (2021)

  20. Gordion (2023)

  21. Anadolu’daki Ahşap Çatılı ve Ahşap Taşıyıcılı Camiler (2023)

  22. Sardes ve Bin Tepe Lidya Tümülüsleri (2025)

🟠 Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne ilk giren eser 1985’te Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası oldu.

🟠 En yeni miras ise 2025’te Sardes ve Bin Tepeler Lidya Tümülüsleri ile listeye eklendi.

🟠 Bugün Türkiye’nin listede 22 alanı bulunuyor; bu sayı her geçen yıl artmaya devam ediyor.

Hazırsanız yolculuğumuza başlıyoruz! İlk durağımız, Anadolu taş işçiliğinin en nadide örneklerinden biri olan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası…

1. Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası (1985)

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası: Selçuklu mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan 13. yüzyıl yapısı.

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası: Selçuklu mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan 13. yüzyıl yapısı.

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, 13. yüzyılda Mengücekoğulları döneminde inşa edilmiş ve 1985’te UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Selçuklu taş işçiliğinin en görkemli örneklerinden biri olan bu eser, Anadolu’nun taşla yazılmış destanı gibidir.

Cami ve darüşşifanın kapıları, sütunları ve motifleri milim milim işlenmiş; her bir detayda eşsiz bir ustalık sergilenmiştir. Özellikle Tiflisli ve Ahlatlı ustaların binlerce farklı motifle oluşturduğu süslemeler, yapının eşsizliğini artırır. Caminin iç mekanı ve darüşşifanın Selçuklu yıldızlarıyla bezenmiş bölümleri de aynı derecede dikkat çekicidir.

Bugün Sivas’ın Divriği ilçesinde tüm ihtişamıyla ayakta duran bu yapı, taşın dile gelişini görmek isteyenler için adeta bir açık hava müzesidir. Anadolu’nun sanatsal ve kültürel zenginliğini hissetmek isteyen herkesin mutlaka görmesi gereken bir mirastır.

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası Tarihi ve Mimarisi hakkında daha fazla bilgi için... Devamını Oku...

2. İstanbul'un Tarihi Alanları (1985)

İstanbul’un Tarihi Alanları: İstanbul’un Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait mimari ve kültürel zenginlikleri barındıran eşsiz tarihi bölgeleri.

İstanbul’un Tarihi Alanları: İstanbul’un Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait mimari ve kültürel zenginlikleri barındıran eşsiz tarihi bölgeleri.

İstanbul’un Tarihi Alanları, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış bu kadim şehir, tarih boyunca defalarca yıkılsa da her seferinde yeniden doğmuş ve kültürel zenginlikleriyle dünyaya yön vermiştir.

Yedi tepeli şehir İstanbul, nefes aldığı asırlar boyunca medeniyetlere tüm misafirperverliğiyle kucak açmış, zarar görmüş ama yine de ayağa kalkmış, nice büyük isimlere mezar olmuş, nice yaşamlara göz yummuş ve aşklara konu olmuş köklü şehir bir o kadar da yaşlı...

Tarihi Yarımada dediğimiz kısmı ise birçok Dünyaca ünlü yapıyı barındırır. İstanbul'un Tarihi Alanları UNESCO listesinde yerini almıştır. Bunlar dört bölge olarak karşımıza çıkar:

► Süleymaniye Camii ve çevresini barındıran Süleymaniye Koruma Alanı;

► Ayasofya, Küçük Ayasofya, Hipodrom, Topkapı Sarayı ve Aya İrini'yi içine alan Sultanahmet Kentsel Sit Arkeolojik Alanı;

► Zeyrek Camii ve çevresini içeren Zeyrek Koruma Alanı;

İstanbul Kara Surları Koruma Alanı'dır. 

Bu tarihi alanlar içerisinde özellikle Ayasofya en dikkat çekenidir. 

Hagia Sophia diğer adı ile “Kutsal Bilgelik” Bazilikası, İmparator Justianian’ın Doğu Roma İmparatorluğu’na kazandırdığı... Devamını Oku...

3. Göreme Milli Parkı ve Kapadokya (1985)

Göreme Milli Parkı ve Kapadokya: Peribacaları ve yeraltı şehirleriyle ünlü, eşsiz jeolojik ve kültürel miras.

Göreme Milli Parkı ve Kapadokya: Peribacaları ve yeraltı şehirleriyle ünlü, eşsiz jeolojik ve kültürel miras.

Göreme Milli Parkı ve Kapadokya, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Peribacaları, vadileri, yeraltı şehirleri ve kaya oyma kiliseleriyle yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da en eşsiz doğal ve kültürel miraslarından biridir.

Göreme Açık Hava Müzesi, bölgenin en önemli merkezlerinden biridir. Bizans döneminde inşa edilen kaya oyma kiliseleri ve manastırlar, freskleriyle Hristiyanlığın erken dönemine ışık tutar.

Kapadokya’nın her köşesinde keşfedilmeyi bekleyen onlarca vadi, gizemli yeraltı şehirleri ve doğal oluşumlar ziyaretçilerini büyüler. Yüzyıllar boyunca farklı kültürlerin ve dinlerin buluştuğu bu topraklar, bugün de dünyanın dört bir yanından gelen konukları ağırlamaya devam ediyor.

4. Hattuşa- Hitit Başkenti (1986)

Hattuşaş (Hitit Başkenti): Hitit İmparatorluğu’nun başkenti ve antik kalıntıları.

Hattuşa, Hitit İmparatorluğu’nun başkenti ve antik kalıntıları.

Çorum’un Boğazkale ilçesi sınırlarında yer alan Hattuşa, Hitit İmparatorluğu’na başkentlik yapmış ve 1986 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Bin Tanrılı Ülke olarak da bilinen Hititler, yüzlerce tanrıya inanmış ve başkentlerini kutsal bir merkez haline getirmiştir.

M.Ö. 1200’lerde Hititlerin yıkılışıyla terk edilen Hattuşa, bugün bile sur duvarları, Aslanlı Kapılar, otuz civarında tapınak ve kraliyet konutlarıyla o görkemli günlerin izlerini taşır. Bu kalıntılar, ziyaretçilere binlerce yıl önceki ihtişamı hissettirir.

Hattuşa’da yapılan kazılarda, tarihin bilinen ilk yazılı barış antlaşması olan Kadeş Antlaşması’nın kopyası bulunmuştur. M.Ö. 13. yüzyılda Mısır Firavunu II. Ramses ile Hitit Kralı III. Hattuşili arasında imzalanan bu anlaşma, Yakın Doğu’nun siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bugün orijinal tablet İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

5. Nemrut Dağı (1987)

Nemrut Dağı: Tanrı ve kral heykelleriyle ünlü, Kommagene Krallığı'nın görkemli anıtları.

Nemrut Dağı: Tanrı ve kral heykelleriyle ünlü, Kommagene Krallığı'nın görkemli anıtları.

Nemrut Dağı, 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış ve Adıyaman sınırları içinde 2150 metre yüksekliğiyle göğe yükselen görkemli bir anıt dağdır. Zirvesinde yer alan devasa taş heykeller ve tümülüs, Kommagene Krallığı’nın en görkemli mirasıdır.

Kommagene Kralı I. Antiochos, tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için bu dev heykelleri inşa ettirmiştir. Tanrı ve kral heykellerinin oluşturduğu bu kutsal alan, mistik havası ve ihtişamıyla ziyaretçilerini büyüler.

Her yıl binlerce kişi, Nemrut Dağı’nın zirvesine tırmanarak burada gün doğumunu veya gün batımını izler. Güneşin sarı ve kızıl tonlarının heykeller üzerinde yarattığı eşsiz atmosfer, dünyanın en unutulmaz manzaralarından biri olarak kabul edilir.

Nemrut Dağı ve Kommagene Krallığı hakkında daha fazla bilgi için... Devamını Oku...

6. Hierapolis - Pamukkale (1988)

Pamukkale-Hierapolis: Şifalı termal sularıyla ünlü travertenler ve antik Hierapolis kenti kalıntıları.

Pamukkale-Hierapolis: Şifalı termal sularıyla ünlü travertenler ve antik Hierapolis kenti kalıntıları.

Pamukkale ve Hierapolis, 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne birlikte dahil edilmiştir. Denizli’de yer alan bu eşsiz bölge, beyaz travertenleri ve antik kentiyle hem doğa hem de tarihin iç içe geçtiği bir mirastır.

Pamukkale, yüzyıllar boyunca şifalı suları ve termal havuzlarıyla ün kazanmış, bugün ise pamuk beyazı travertenleriyle ziyaretçilerine görsel bir şölen sunmaktadır.

Hemen yanı başındaki Hierapolis Antik Kenti ise tiyatrosu, hamamları, sütunlu caddeleri, tapınakları ve nekropolisiyle dikkat çeker. Antik dönemde kutsal şehir olarak anılan Hierapolis, farklı din ve kültürlere kucak açan bir merkez olmuştur.

Yolunuz Denizli’ye düşerse, yalnızca travertenleri değil; Hierapolis’in görkemli kalıntılarını da mutlaka keşfedin.

Hierapolis Antik Kenti ve Pamukkale hakkında daha fazla bilgi için... Devamını Oku...

7. Xanthos-Letoon (1988)

Xanthos-Letoon: Antik Likya uygarlığının başkenti ve önemli kült merkezlerinden biri.

Xanthos ve Letoon, 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Antalya ile Muğla sınırında yer alan bu iki antik kent, Likya uygarlığının hem siyasi hem de dini merkezleri olarak büyük önem taşır.

Likya halkı, bağımsızlık uğruna boyun eğmeyen gururlu bir topluluktu. Tarih boyunca özgürlük için savaşmış, hatta teslim olmamak için toplu intihar etmiştir. Bu direniş ruhu, Xanthos ve Letoon’un taşlarına kazınmıştır.

Xanthos, yalnızca Likya uygarlığının değil, Roma döneminin de izlerini taşır. Bugün British Museum’da sergilenen Harpy Anıtı, Xanthos’un en bilinen eserlerinden biridir. Antik kentin kalıntıları ise ziyaretçilere geçmişin görkemini hissettirir.

Letoon, adını Artemis ve Apollon’un annesi Tanrıça Leto’dan alır. Likya’nın dini merkezi olan şehirde üç kutsal tapınak bulunur: Leto, Artemis ve Apollon tapınakları. Bu kutsal alanlar, bölgenin dini yaşamının ve mitolojik kökenlerinin en önemli sembollerindendir.

Xanthos ve Letoon, hem tarihi hem de mitolojik zenginlikleriyle Likya uygarlığının eşsiz mirasını yansıtır.

Xanthos ve Letoon Antik Kentleri için Tıklayınız

8. Safranbolu Şehri (1994)

Safranbolu: Osmanlı dönemi şehir mimarisinin korunduğu tarihi kasaba.

Safranbolu: Osmanlı dönemi şehir mimarisinin korunduğu tarihi kasaba.

Ülkemizin nadide güzelliklerinden biridir Safranbolu; medeniyetlere kucak açmış, yamaçlardan aşağı sıralanan konaklarıyla buram buram Osmanlı izleri taşıyan, daracık sokaklarında yaşanmışlıkların izlerinden gideceğiniz ve lokumunun tadı damağınızda kalacak olan otantik şehir.

Zengin tarihi ve kültürel mirasını en iyi şekilde korumaya çalışan Safranbolu, koruma altına aldığı yüzlerce tarihi eseriyle, Dünyaca ünlü bir şehir olma yolunda hızla ilerliyor.

Türk geleneksel yaşam tarzını görüp hissedeceğiniz şehirde, yöresel tatlar ise hem göz hem karın doyurur cinsten. Safranbolu büyük bir marka oldu olmaya da devam edecektir.

UNESCO Dünya Miras Listesi'ne 1994'de eklenen şehir her yıl yerli-yabancı binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor.

9. Troya Arkeolojik Alanı (1998)

Troya Atı, Antik Troya kentinde Truva Savaşı'nı simgeleyen ünlü sembolik yapı.

Çanakkale Boğazı'nın girişinde bulunan arkeologların deyimiyle "Rüzgarın zengin ettiği şehir" Troya. Homeros'un İlyadasında bahsi geçen Troya Savaşları ve Yasak Aşk'ın getirdiği yıkım... Helen gerçekten çok mu güzeldi? Ya da Troya'nın zenginliği miydi Akhaları buraya çeken?

Dokuz katmanlı şehri mutlaka görün. Anadolu'nun en eski yerleşimlerinden biri olan Troya, sahip olduğu savunma sistemi ile şehrin içerisinde göreceğiniz gizemleri ile sizleri şaşırtacak.

Üzerine çok tez ortaya atılan Troyalılar gerçekten kimdi? Daha birçok soru...

Siz siz olun tüm Dünyanın dikkatini çeken Troya'yı uzman bir rehber eşliğinde mutlaka gezin ve yasak aşk mı yoksa hile tahta at mı sonunu getirdi Troya'nın siz karar verin…

Troya Antik Kenti yazımızda çok daha fazlasını bulabilirsiniz.

10. Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (2011)

Selimiye Camii, Osmanlı mimarisinin başyapıtı olup Mimar Sinan’ın ustalık eseri olarak kabul edilir. Edirne’deki bu görkemli yapı UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndedir.

Mimar Sinan'ın "Ustalık Eserim" dediği Selimiye Camii, Edirne ilimizin ve ülkemizin en kıymetli miraslarından biridir. Osmanlı Devleti'ne başkentlik yapmış Edirne'nin baş tacıdır adeta.

Dört minareye sahip caminin teknik anlamda mükemmelliği, işçiliği ve zerafeti gelenleri hayran bırakmaktadır.

Şehrin dört bir tarafından tüm ihtişamıyla görülen camii, II. Selim tarafından yaptırılmıştır ve Mimar Sinan imzası taşımaktadır.

Külliye içerisinde camiyi çevreleyen medreseler, bunların yanında ayrıca kütüphane ve muvakkithane yer almaktadır. Ayrıca külliye içerisinde arasta da bulunmaktadır.

Mimarlık anlamında döneminin başyapıtı olan Selimiye Camii ve Külliyesi 2011'de UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne eklenmiştir.

11. Çatalhöyük Neolitik Alanı (2012)

Çatalhöyük, Neolitik döneme ait dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olup, tarihin ilk şehirlerinden kabul edilir.

Konya ilimizin Çumra ilçesi sınırlarında bulunan Çatalhöyük1960'lara doğru keşfedilmiş ve tarih kitaplarında yerini almayı başarmıştır.

Neolitik dönemin nadide örneklerinden biri olan yerleşim, insanoğlunun tarıma ve dolayısıyla yerleşik hayata geçişinde etkin bir rol üstlenmiş ve bunun izlerini günümüze taşımıştır.

Doğu ve Batı yünündeki iki alandan oluştuğu için de Çatalhöyük adıyla anılmıştır.

Birbirlerine bitişik şekilde yapılan tek katlı evleri, evlerde kapı kullanılmayıp çatılardan evlere giriş yapılması, kullanılan malzemeler, evlerin duvarlarındaki süslemeler, iç gömü dediğimiz (intramural) özellikle ocak altlarına yapılan gömüler Çatalhöyük'ün en bilinen özelliklerindendir.

Çatalhöyük, avcı-toplayıcı bir toplumdan yerleşik hayata geçişin en mükemmel örneğidir. Ana Tanrıça heykelinin de burada bulunmuş olması şehri ayrıca farklı kılmaktadır.

Bu eşsiz miras 2012'den beri UNESCO listesindedir.

Çatalhöyük hakkında daha ayrıntılı bilgi için Devamını Oku...

12. Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu (2014)

Cumalıkızık, Osmanlı dönemi mimarisini koruyan, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan tarihi bir köydür.

Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Bursa, Prusia'dan Bursa'ya uzanan yaklaşık 2000 yıllık serüveninde her zaman gözde şehir olarak kalmayı başarmıştır.

Adım adım tarihi kucaklayacağınız şehir, Orhan Gazi tarafından 1326 yılında fethedilir ve Osmanlı'ya başkentlik yapar. Beylikten devlete geçişte önemli bir yerleşim olan Bursa, yüzlerce Osmanlı eseri ile dolar taşar.

Sadece merkez değil, aynı zamanda Uludağ'ın eteklerinde kurulan Kızık köylerine de ev sahipliği yapar. Bugün kızık köylerinin en meşhuru Cumalıkızık ise 700 yıllık bir köydür. Bursa'nın içinde ise özellikle Hanlar Bölgesi mutlaka görülmesi gereken yerlerden.

Yeşil Bursa, UNESCO'ya 2014'de dahil edildi ve her sene yüzlerce turisti ağırlıyor.

13. Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (2014)

Bergama Antik Kenti, Helenistik dönemin önemli kültür, sanat ve bilim merkezlerinden biri olup, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır.

İzmir'in ilçesi, Kuzey Ege'nin gözbebeği yerleşimlerden Bergama. Hellenistik, Roma, Doğu Roma ve Osmanlı dönemlerinin izlerini taşıyan yerleşim sahip olduğu mimarisiyle de dikkat çekici.

Anadolu'nun en dik tiyatrosuna ev sahipliği yapan Bergama Antik Kenti aynı zamanda tapınakları ve kutsal alanlarıyla da önem arz ediyor.

Hristiyanlıkta kutsal kabul edilen 7 Kiliselerden biri de Bergama'dadır.

Antik dönemin üçüncü en büyük kütüphanesine sahip olan Bergama, Pergamon ismiyle anılırdı ve oğlak derisinden yapılan parşömenin icat edildiği yerdi. Aynı zamanda Roma döneminin en önemli sağlık merkezlerinden biri olan Asklepion'a da ev sahipliği yapmıştır.

Bergama'da dolu dolu bir gününüzü geçireceğiniz alanda Serapis Tapınağı (Kızıl Avlu) da yer almaktadır. UNESCO'ya 2014'te dahil olan Bergama, ülkemizin en güzel tarihi yerlerinden biridir şüphesiz.

Bergama Antik Kenti hakkında daha fazla bilgi için... Devamını Oku...

14. Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı (2015)

Diyarbakır Surları, dünyanın en büyük ve en sağlam savunma yapılarından biri olup UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır.

Binlerce yıldır ayakta kalmayı başarmış, geçmiş ile şimdi arasında uzun bir serüven yaratmış tarihi surlarıyla, Diyarbakır tarihi mirasın en büyük sahiplerinden şüphesiz.

Dünya tarihine en büyük miraslardan biridir şüphesiz Kalkan Balığı formundaki Diyarbakır Surları. Birçok uygarlığa ev sahipliği yapan şehrin surları, yaklaşık 5 kilometrelik uzunlukta ve 10 metre yüksekliktedir.

M.Ö. 3000'lere götürülen ilk yapım tarihi ile binlerce yıla meydan okuyan surlar sadece ülkemizin değil, Dünya'nın da tarihi değeridir.

Hevsel Bahçeleri ise; Dicle Nehri kenarında ve kale surları ile nehir arasında var olan verimli bir o kadar da tarihi miras.

Çin Seddi'nden sonra Dünya'daki en eski surlar olarak bilinen Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçesi 2015'den bu yana UNESCO Dünya Miras Listesi'nde.

15. Efes (2015)

Efes Antik Kenti, Roma dönemine ait önemli kalıntılarıyla ünlü olup, Artemis Tapınağı ve Celsus Kütüphanesi gibi yapıları barındıran bir kültürel miras alanıdır.

Bugün ülkemizin en popüler ve kıymetli antik kentlerinin başında gelir Efes. İzmir'in Selçuk ilçesi sınırlarında bulunan Efes, Antik İyonya Bölgesi'nin baş tacıydı.

Efes'i gerçekten hissetmek için şehrin içerisinde derin bir gezintiye çıkmak lazım. Anadolu'nun en büyük tiyatrosuna sahip liman kenti Efes'te onlarca ilginç yapı sizleri karşılayacak.

Gymnasion, Stadyum, Agora, Bouleterion, Tiyatro, Kutsal Rampa, Hadrian Tapınağı, Trajan Çeşmesi, Celcus Kütüphanesi, Latrine, Aşk Evi... Daha neler neler. Efes birkaç cümle ile bitmez en iyisi iyi bir rehber eşliğinde şehri keşfetmek.

2015'ten bu yana UNESCO Miras Listesi'nde yer alan Efes'te kazılar hala devam ediyor. Bakalım gelecek yıllarda daha neler neler çıkarılacak.

Efes Antik Kenti hakkında daha fazla bilgi almak için... Devamını Oku...

16. Ani Arkeolojik Alanı (2016)

Ani Harabeleri, Orta Çağ’da önemli bir ticaret merkezi olan, mimari zenginlikleriyle tanınan tarihi bir şehir kalıntısıdır.

Türkiye-Ermenistan sınırında bulunan, Kars ilimizin olmazsa olmazı turistik rotalarından Ani Harabeleri. "1001 Kilise Şehri" diye anılan ören yeri Arpaçay kıyısında kurulup onlarca medeniyeti kucaklamıştır.

Mimari anlamda da Ermeni, Gürcü, Selçuklu izlerini ve dahasını taşıyan yerleşimde, özellikle surlar dikkat çekicidir.

Şehri gezerken karşınıza çıkan katedral ve kiliseler, hemen ardından cami, Ani'nin sahip olduğu zenginliğin en büyük göstergelerinden biridir. Kışın karlar altında bile binlerce ziyaretçi ağırlayan Ani Harabeleri 2016'dan bu yana UNESCO’da yerini almayı başarmıştır.

17. Aphrodisias (2017)

Afrodisias Antik Kenti, Roma dönemine ait mimari kalıntıları ve sanat eserleriyle ünlü, özellikle Afrodit Tapınağı’yla bilinen bir kültür merkezidir.

Aydın ilimizin Karacasu sınırlarında yer alan güzeller güzeli ören yeri. Adı Efes Antik Kenti kadar pek duyulmasa da, bugün Anadolu'nun en zengin ve güzel ören yerlerinden biridir Afrodisyas.

Roma'nın izlerini öyle azimle taşır ki, mermerin dile gelişidir adeta şehir. Aşk ve güzellik Tanrıçası Afrodit'in ismini alan şehir, sahip olduğu yapılarıyla öylesine zengindir ki...

Tiyatrosu, Agorası, Stadyumu, Bouleterion'u, anıtsal yapılarıyla şehri gezerken heyecanlanmamak mümkün değil. Ülkemizin en kıymetli ören yerlerinden biri olan Afrodisyas, 2017 senesinde UNESCO Dünya Mirası Türkiye Listesi'nde yerini almayı başardı.

18. Göbeklitepe (2018)

Göbeklitepe, dünyanın bilinen en eski tapınak kompleksi olup, insanlık tarihine dair önemli arkeolojik buluntulara ev sahipliği yapmaktadır.

Şanlıurfa il sınırlarında yer alan ve keşfedildiği andan bu yana Dünya tarihini değiştirecek buluntularıyla Göbeklitepe çok büyük önem arz ediyor.

İngiltere'deki Stonehenge'den yaklaşık 7000 yıl, Mısır Piramitlerinden ise 7500 yıl daha eski olan Göbeklitepe hala kazılan ve keşfedilmeyi bekleyen Anadolumuzun kıymetli zenginliği.

İnsanoğlunun avcı ve toplayıcı olarak yaşadığı dönemde, böylesine muhteşem bir mimarlıkla tasarladığı Göbeklitepe, o dönemin şartları içinde akıl almaz bir durumdur.

T şeklindeki taşlar ve üzerlerindeki hayvan figürleri ile Dünyanın En Eski Tapınağı olarak lanse edilen Göbeklitepe, önümüzdeki yıllar içerisinde daha da aydınlığa kavuşacak. Ve belli ki tarih kitaplarında bazı konuları sil baştan yazdırtacak.

2018'de UNESCO Miras Listesi'nde yer alan Göbeklitepe, aynı zamanda 2019 Göbeklitepe Yılı ilan edilerek daha çok tanıtılacak.

19. Arslantepe Höyüğü (2021)

Arslantepe Höyüğü, Anadolu'nun en eski şehir devletlerinden biri olup, dönemin sosyal ve siyasi yapısına dair önemli buluntular sunmaktadır.

Malatya ilinde yer alan Arslantepe Höyüğü, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne dahil edilen en son varlığımızdır.

M.Ö. 6. binyıldan M.S. 11. yüzyıla kadar yerleşim gören ve Geç Kalkolitik Çağ, Tunç Çağı, Asur, Hitit gibi dönemlerden önemli kalıntıları bizlere ulaştıran bir höyüktür.

Yaklaşık 30 metre yüksekliğinde olan Arslantepe Höyüğü'nde tespit edilen saray yapısı, kraliyet mezarları, kerpiç evleri ve 5500 yıllık duvar resimleri ile çağının siyasal ve sosyal hayatı açısından birçok önemli kanıtı da ziyaretçilerine cömertçe sunuyor.

Ayrıca kazılarda bulunan 9 kılıç türlerinin en eski örneklerindendir. Eminiz ki çok yakında yapılan çalışmalarla daha fazlasını ziyaretçilerine sunacak. 

20. Gordion (2023)

Ankara Polatlı’daki UNESCO Dünya Mirası Gordion Tümülüsleri, Frig kral mezarları ve arkeolojik alan.

Friglerin başkenti Gordion, dev tümülüsleriyle Anadolu’nun kadim tarihine ışık tutuyor.

(Fotoğraf: https://ankara.ktb.gov.tr/TR-359127/gordion-antik-kenti.html)

Anadolu’nun önemli uygarlılarından birisi olan Frigler’in başkentidir. M.Ö. 12. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya girmeye başlayan ve M.Ö. 9. yüzyılın sonlarında bir devlet haline gelmeye başlayan Frigler’in kurucusu olan Gordios’un kenti kurduğu söylenir.

Tümülüs tipi mezarların en güzel örneklerinden birisini de görebileceğiniz Gordion’daki büyük tümülüs’ün kurucu Gordios ya da mitolojik hikayeleri ile tanınan ve Friglere en parlak dönemini yaşatan Eşek Kulaklı Midas’a ait olduğu söylenir.

Tümülüsün yaklaşık 300 metre çapında 80 metre yüksekliğinde olduğunu düşünecek olursak, önemli bir krala ait olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Gordion, Ankara – Polatlı’nın Yassıhöyük Köyü’ndedir.

21. Anadolu'daki Ahşap Çatılı ve Ahşap Taşıyıcılı Camiler: Konya-Eşrefoğlu Camii, Kastamonu-Mahmut Bey Camii, Eskişehir-Sivrihisar Camii, Afyon-Afyon Ulu Camii, Ankara-Arslanhane Camii (2023)

Ankara’daki tarihi Arslanhane Camii’nin ahşap sütunlu iç mekanı ve mihrabı.

13. yüzyıldan günümüze ulaşan Arslanhane Camii, ahşap direkleri ve çinili mihrabıyla Anadolu’nun en özgün eserlerinden biri.

(Fotoğraf:https://ankara.ktb.gov.tr/TR-260365/aslanhane-camii-ahi-serafettin.html)

Türk Dünyası’nın Orta Asya’daki uslubunu anımsatan ahşap tavanlı ve ahşap destekli camiler sade görünüme sahip olmakla birlikte, kalem işi denen süslemeler ve motiflerle iç mekanda belli başlı bölümlerde hareketliliğe sahiptir.

12. ve 13. yüzyıla yani Selçuklu Dönemine tarihlenen bu yapıların en dikkat çekenleri Konya-Beyşehir’de bulunan Eşrefoğlu Camii, Kastamonu Kasaba Köyü’nde Mahmut Bey Camii, Eskişehir Sivrihisar’da Sivrihisar Ulu Camii, Afyon’da Afyon Ulu Camii ve Ankara Arslanhane Camii’dir.

22. Sardes ve Bin Tepe’deki Lidya Tümülüsleri (2025)

Manisa’daki Sardes Antik Kenti, Lidya Krallığı’nın başkenti ve görkemli Gymnasion kalıntıları.

Sardes, Lidyalılardan Roma’ya uzanan görkemli yapılarıyla Anadolu tarihine ışık tutuyor.

Sardes, altınla bezenmiş geçmişi ve ilk madeni paranın basıldığı topraklar olmasıyla bilinen, Anadolu’nun en eski ve en zengin uygarlıklarından biri olan Lidya Krallığı’nın başkentidir. Bugün Manisa’nın Salihli ilçesi sınırlarında bulunan bu görkemli kent, yalnızca kalıntılarıyla değil; paranın tarihiyle de dünya mirasına iz bırakmış bir merkezdir.

Şehrin merkezinde yer alan Zeus Tapınağı, gymnasium yapısı, kral yolu üzerindeki sütunlu caddeler ve sinagog, Sardes’in antik çağdaki refahını gözler önüne serer. Bu kentte yürürken Lidya Kralı Krezus’un (Karun) zenginliğini hissedersiniz adeta.

Sardes Antik Kenti ile birlikte UNESCO listesine dahil edilen bir diğer önemli bölge ise Bin Tepeler Lidya Tümülüsleri’dir. Bu alan, Lidya krallarına ve soylularına ait olduğu düşünülen yaklaşık 119 höyükten oluşan geniş bir mezarlık alanıdır. En büyüğü 80 metre yüksekliğe, 350 metre çapa ulaşan bu tümülüsler, Anadolu’daki anıtsal gömü geleneklerinin eşsiz örneklerindendir.

Sardes Antik Kenti ve Lidya Tümülüsleri’nin hikayesini ve keşfedilmeyi bekleyen detaylarını incelemek için tıklayın.


Türkiye'nin UNESCO Dünya Mirası: Geleceğe Bırakılan Değerler

Türkiye'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bu 22 eşsiz alan, geçmişten günümüze uzanan büyük bir kültürel ve doğal mirası temsil ediyor. Bu yerler sadece tarihi ve doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda insanlığın ortak mirasına katkılarıyla da büyük bir öneme sahiptir.

Eğer tarihe, doğaya ve keşfetmeye ilgi duyuyorsanız, Türkiye'nin bu büyüleyici miraslarını ziyaret ederek kültürel yolculuğunuzun bir parçası haline getirebilirsiniz. Unutmayalım ki bu alanlar, gelecek nesillere aktarılması gereken değerlerdir. Bu eşsiz mirasları koruyalım, tanıtalım ve yaşatalım!

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.