Alanya’nın geçmişinden günümüze ışık tutan müzenin en dikkat çeken eserleri nelerdir?
Alanya Arkeoloji Müzesi, Alanya’ya geldiğinizde gezinize ilk olarak başlayabileceğiniz noktalardan birisidir. Alanya Kalesi’ne çıkan yolun başlangıcında, teleferiğe, Damlataş Mağarası ve plajına oldukça yakın bir noktada bulunan müze şehrin tam merkezinde bulunuyor.
Alanya’nın tarihi zenginliklerini en güzel yansıtan yerlerden birisi olan Alanya Arkeoloji Müzesi, köklü bir tarihe sahip olan bu coğrafyanın günümüze kadar kalmış en nadide örneklerinden birkaçını görebileceğiniz zengin bir müzedir.
Alanya ve Alanya çevresinde bulunan Syedra, Antiochia Ad Cragum gibi kentlerden bulunan; Neolitik Çağ’dan, Büyük İskender, Roma ve Bizans Dönemi’ne (Doğu Roma) kadar kalıntıların sergilendiği müzede kuşkusuz en dikkat çekici eser ise 52 cm yüksekliğindeki bronz Herakles heykelidir.
Kapalı alanınına ek olarak girişte bahçe bölümünde sergilen lahit, ostotek gibi birçok eseri de görebilirsiniz.
Peki Alanya Arkeoloji Müzesi'nde Neler Göreceksiniz?
Alanya Arkeoloji Müzesi’nin en dikkat çekici eserlerinden biraz bahsedelim ve müze gezimize bahçeden başlayalım. Müze, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olduğundan Müzekart prosedürü geçerli.
Bahçe bölümüne girdiğinizde ilk dikkatinizi çekecek olan şey lahitler. Üzeri girland ve Medusa başı süslemeli ve sade birkaç lahidi gördükten sonra, sağa doğru gidince eski çağlarda zeytin yağı üretiminde kullanılan malzemeleri göreceksiniz.
Ardından tekrar sola dönünce bir tarafınızda sütun başlıkları, süslemeli frizler diğer tarafta ise lahide benzeyen ama daha küçüğü olan ostoteklerden bolca göreceksiniz. Ostotekler bölgede rahatlıkla bulunan kireçtaşından yapılır. Ölen kişiler yakıldıktan sonra külleri bunların içerisine konur ve kapatılır. Böylece ölen kişiye gerekli olan saygı gösterilmiş olur.
Ostotekler üzerinde lahitlerde olduğu gibi Medusa figürü sıklıkla kullanılır. Girland ve lotus motifleriyle bezenirler. Bazılarının başlarında boğa figürleri bulunurken bazılarında da kapı vardır. Bu kapının mitolojide yer altı tanrısı olan Hades’in ülkesinin kapısı olduğu düşünülmektedir.
Bahçede bunların dışında Osmanlı Dönemi mezar taşları ve amforaları da görebilirsiniz.
İç kısıma girildiğinde Alanya ve çevresindeki yerleşimlerde bulunan kiliselere ait olan yazıtlar ve alınlıklar dikkatinizi çekecek. Hangi kiliseye ait olduğu bilinmese de renkli olan bir alınlıkta St. George’un Suriye taraflarında bir ejderhayı öldürürken at üstünde elinde haç ile yapılmış kabartması en dikkat çekeni.
Devam ettiğinizde solda eski çağlardan kalan seramik kaplar, günlük aletleri gördükten sonra Laertes Antik Kenti’nde bulunan M.Ö. 625 – 600 yıllarına tarihlenen Fenikece bir yazıt görebilirsiniz. Yazıtın eyalet valisinin hizmetkarına verdiği arazi ve sonrasında yapılanlarla ilgili olması dikkat çekici.
Fenikece yazıtın hemen yanında Romalı bir askerin bronzdan yapılan diploması sergileniyor. Yine Laertes kentinde bulunan bu diploma M.S. 138 yılına tarihleniyor. Diplomanın üzerinde askerin adı, doğum yeri, alayının adı, komutanının adı, Pamfilya valisinin adı ve veriliş tarihi yazılıdır. Bu diploma Romalı askerin 25 yıllık hizmeti sonrası verilmiş ve bu ona hem Roma vatandaşlığı hem de Pamfilyalı bir kadınla evlenme hakkı kazandırmıştır.
Ardından seramik kaplar ve Roma Dönemi heykel başları ve parçalarını gördükten sonra Roma İmparatoru Septimus Severus’un Syedra kenti halkına ithafen gönderdiği bir yazıt da bulunuyor.
Bunların dışında ilk salonda ostotek ve sunaklar da görmeye değer.
Gemi ve Denizcilik Salonu’na gelindiğinde ise antik çağ denizciliği ile ilgili bilgi ve kalıntıları görebileceksiniz. Amforalar, olta iğneleri, ağırlıklar, antik çağ ilkel tekne örneği, denizcilik ve balıkçılık sahnelerinin canlandırıldığı mozaik süsleme hemen dikkatinizi çekecek.
Bu salonun bir diğer dikkat çekici eseri ise antik bir gemide süsleme olarak kullanıldığı düşünülen M.Ö. 1. ve M.Ö. 2. yüzyıla tarihlenen Pegasus. Antiochia Ad Cragum Limanında bulunan Pegasus Atı mitolojinin meşhur karakterlerinden birisidir.
Çeşitli büstler, mezar stelleri, heykelcikler, maskeler, gözyaşı şişelerini inceleyerek gezinize devam edebilirsiniz.
Roma Dönemi’ne ait hadım edilmiş Attis heykelini gördükten sonra farklı bir salonda belki de müzenin en kıymetli parçasını göreceksiniz. M.S. 2. yüzyıla tarihlenen bronz Herakles heykeli. Sağ elinde sopası, sol elinde ise 12 görevinden birisinde öldürdüğü Nemea Aslanı’nın postu.
1967 yılında Alanya’ya 35 km mesafede Asartepe'de bulunmuştur. Herakles heykelinin sergilendiği salonun zemininde ise Syedra Antik Kenti'ne ait mozaik bulunuyor ve üzerinde su perilerinin Hylas’ı kaçırma sahnesi canlandırılmış.
Son bölüme doğru gelirken muhteşem bir işçiliği olan bir mezar steli göreceksiniz ki Hamaeksia kentinden çıkarılan bu eser M.Ö. 1. yüzyıla tarihleniyor.
En son bölüme geldiğinizde ise biraz Selçuklu Dönemi ağırlığını farkedeceksiniz. Birçok çini eserin arasında ortasında sultana ait rozetin olduğu düşünülen 13. yüzyıla ait çini en güzel örneklerden biri ama biraz hasar görmüş. Çini malzemelerde 8 köşe dikkatinizi çekebilir ne de olsa Selçuklu Yıldızı, Selçuklu sanatının ve süslemesinin en önemli figürü.
Bunların ardından sikkeleri de inceledikten sonra Alanya’nın diğer bölgelerine doğru yola koyulabilirsiniz.