Akhilleus Kimdir? Troya Savaşı’nın Efsanevi Kahramanı

Akhilleus Kimdir? Troya Savaşı’nın Efsanevi Kahramanı

Akhilleus kimdir? Troya Savaşı’nın efsanevi savaşçısı Akhilleus’un hayatı, Styks Nehri'ndeki ölümsüzlük hikayesi, Hektor ile düellosu ve ölümü hakkında her şey!

Akhilleus, mitolojinin en önde gelen kahramanlarından birisidir. Herakles, Perseus gibi kahramanlardan sonra adı en çok anılan bilinen savaşçıdır diyebiliriz. Özellikle Troya Savaşı’nı Akhaların kazanmasında en büyük pay sahibi olan Akhilleus, bu büyük zaferin bedelini hayatıyla ödemek zorunda kalır.

Akhilleus Kimdir?

Akhilleus, yarı tanrı ya da yarı ölümlü olarak adlandırılan insanlardan birisidir. Akhilleus, Myrmidonların kralı olan Peleus ile deniz tanrıçalarından olan Thetis adındaki bir nereidin çocuğudur. Mitolojiye göre soyu baba tarafından büyük bir krala, anne tarafından ise tanrılar soyuna bağlanmaktadır. Tabii ki bu durumun Akhilleus’a güç, cesaret, hız gibi önemli özellikler katmasında da şaşırmamak gerek.

Akhilleus ve Styks Nehri

Thetis, oğlu Akhilleus’u Styks Nehri’nde yıkıyor.

Edme Jeaurat (1719) – British Museum

Akhilleus doğduğunda her canlı gibi ölümlüdür. Annesi Thetis bir tanrıça olduğu için oğlunu ölümsüz yapmak ister. Bunun için de yapması gereken şey, bebek Akhilleus’u yer altının ünlü ve kutsal ırmağı Styks’te yıkamaktır. Tehetis, Akhilleus’u daha bebek iken yıkamak ve ölümsüz yapabilmek için Styks Nehri’ne götürür ve orada yıkamaya başlar. Bebek Akhilleus neredeyse tamamen yıkanmıştır ırmağın kutsal suyuyla.

Neredeyse; çünkü Thetis bebeği yıkarken topuğunun üst kısmından tutar. Dalgınlıktan olsa gerek annesinin tuttuğu yer su ile yıkanmaz. Akhilleus, suyun değdiği yerlerden ölümsüzlük kazanırken, sadece annesinin tuttuğu yerden ölümlü kalır. Bu Akhilleus’un en zayıf noktası olacaktır ki bu zayıf nokta onun hayatına mal olacaktır.

Akhilleus’un Gençliği ve Eğitimi

Bir kral ve tanrıçanın oğlu olan Akhileus’un eğitimi de tabii ki sıradan olamazdı. Bir kentaur olan Kheiron tarafından özel olarak eğitildi. Tıpkı mitolojide birçok kahramanda olduğu gibi Akhilleus’u da bir kentaur eğitti. Kılıç ve ok kullanımı, tıp, hayvan terbiyesi yanı sıra müzik ve şiir gibi güzel sanatlar hakkında da önemli bir eğitim aldı.

Akhilleus ve Troya Savaşı

Akhilleus’un hayatının en önemli parçası kuşkusuz Troya Savaşı’dır. Fakat tabiri caizse öyle koşa koşa katılmak istemez savaşa. Çünkü annesi Thetis oğlunun akıbetini söyler kendisine. Savaşa katılırsa ölecek fakat insanlar binlerce yıl boyunca adını hiç unutmayacak. Bu durum Akhilleus’a pek de cazip gelmemiş olsa gerek. Çünkü Skyros Adasına gider ve sarayda kadın kıyafetleri içerisinde saklanmaya başlar.

Akhilleus, Akhalılar için çok önemli bir kahramandır ve savaşa mutlaka katılması gerektiğini düşünürler. Bu yüzden onu ikna etmesi için sinsiliği, kurnazlığı ve aklı ile ön plana çıkan Odysseus’u gönderirler.

Odysseus, saklanan Akhilleus’u ortaya çıkarıyor.

Odysseus, Akhilleus’un sarayda saklandığını bilir. Bu sebeple bir satıcı kılığında saraya girer. Getirdiği incik boncuk ne varsa serer ortalığa. Kadın kıyafetli herkes bunların başında toplanmaya başlar. Akhilleus da dikkat çekmemek için oradadır. İşte o anda Odysseus savaş borusunu çalar. Bu ses Akhilleus’un can havliyle kılıcını çekmesine sebep olur. Artık Akhilleus açıktadır. Odysseus gibi sinsi, kurnaz bir kralın karşısında çok da şansı yoktur. Akhilleus, Troya seferine katılmak için hazırlıklara başlar.

Akhilleus Troya’da

Akhilleus ve Myrmidonlar karaya çıkıyor.

Akhilleus, çağının en büyük savaşçısı olarak bilinir. Myrmidonlar olarak bilinen askerlerin de komutanıdır. Troya Savaşı başladığında büyük ilerleme kaydeder. Akhilleus, etrafında bulunan Akhaların da moral kazanmasını ve daha yürekli savaşmalarını da sağlar.

Savaş sırasında elde ettiği bir ganimet olan Polyxana’nın Agamemnon tarafından kendisinden alınması savaştan çekilmesine sebep olur. Ancak meşhur Troya filminde kuzeni olarak gösterilen ve aslında Akhilleus’un sevgilisi olan Patraklos bir gün Akhilleus’un zırhını giyer ve savaşa katılır. İşte bu sırada Troyalıların en büyük kahramanı olan Hektor tarafından öldürülür. Belki de bu olay savaş için bir dönüm noktası olur. Akhilleus savaşa geri döner ve Patraklos’un intikamını almak ister.

Akhilleus ve Hektor Karşı Karşıya

Hektor ve Akhilleus Troya surlarının önünde karşı karşıya

İki ordunun da en büyük kahramanları Patraklos’un öldürülmesi sonrasında karşı karşıya gelirler. Birbirleri ile amansız bir mücadeleye başlayan bu iki kahraman savaşçıdan Hektor, Akhilleus tarafından öldürülür. Artık Troyalılar ordularının komutanını, prenslerini ve en büyük kahramanlarını kaybetmiş olurlar. Akhilleus, Hektor’u öldürdükten sonra arabasına bağlayıp onun cansız bedenini sürükler. Troya Kralı Priamos’un bir gece gizlice yanına gidip ona yalvarması sonrasında Akhilleus’u Troyalılara vermeye razı olur.

Akhilleus’un Ölümü

Akhilleus artık savaşın en büyük kahramanıdır. Ancak bu savaşta tanrı ve tanrıçaların da saf tuttuğunu unutmamak gerek. Hektor’un kardeşi olan Paris, abisinin intikamını almak ister. Bir gün aradığı fırsatı bulur. Akhilleus’u gördüğünde elinde bulunan yayına oku yerleştirir ve Akhilleus’a doğru atar. Tanrı Apollon’un da yönlendirmesiyle ok, Akhilleus’un en zayıf noktasına yani annesinin onu ölümsüz yapabilmek için Styks Nehri’nde yıkarken tuttuğu yere isabet eder. Herkesin korkulu rüyası olan Akhaların kahramanı Akhilleus, topuğundan okla vurulur ve hayatını kaybeder.

Günümüzde bile tıpta topuğun üstünde olan yer Aşil Tendonu olarak adlandırılır. Antik çağdan günümüze gelmiş en güzel örneklerden birisidir.

Akhilleus’un Ölümü Ardından Yaşananlar ve Cenaze Töreni

Akhilleus’un cansız bedeni Odysseus ve Ajax tarafından Akhaların kampına getirildi. Bedenini korumak için yağlar ve kokular sürüldü. Akhilleus’un zırhları ve silahları Ajax ve Odysseus arasında paylaşılırken tartışma çıktı. Özellikle demir işleri ile uğraşan Tanrı Hephaistos’un yaptığı zırhını paylaşamadılar. Sonunda bu Odysseus’ta kaldı. Ancak bu durum Ajax’ın kendisini öldürmesine sebep oldu.

Akhilleus için büyük bir ateş yakıldı ve kurbanlar kesildi. Onun şerefine büyük oyunlar düzenlendi.

Akhilleus yakıldıktan sonra külleri çok sevdiği Patraklos’un külleri ile birleştirildi. Günümüzde Troya Antik Kenti ve Çanakkale Boğazı yakınlarında Kumkale olarak adlandırılan yerde külleri bir tümülüse gömüldü.

Ardından yıllar boyunca insanlar tarafından ziyaret edilen bir anıt mezara dönüştü.

Akhilleus’un Tümülüsü

Akhilleus’un Tümülüsünü Kimler Ziyaret Etti?

Akhilleus yıllar yıllar sonra bile adı unutulmayan bir kahraman olarak kaldı. Bu sebeple birçok önemli kral da onun tümülüsünü ziyaret ettiler. Kimileri kendini onun soyundan gördü; kimileri onun cesaretine, kahramanlığına hayranlığından ziyaret etti.

Akhilleus’un tümülüsünü ziyaret edenlerden birkaç örnek;

►Büyük İskender (Makedonya Kralı)

Julius Caesar (Roma İmparatoru)

Hadrian (Roma İmparatoru)

Büyük Konstantin (Son Roma İmparatoru)

Caracalla (Roma İmparatoru)

Xenephon (Antik Yunan tarihçi ve filozof)

Pausinas (Antik Yunan tarihçi ve coğrafyacı)

Fatih Sultan Mehmet (Osmanlı Padişahı, Troya’yı ziyaret ettiği biliniyor ancak Akhilleus’un tümülüsü kesin değil)

Akhilleus’un Ölümsüz Mirası

Akhilleus ve Myrmidonlar

Akhilleus, yalnızca Truva Savaşı’nın en büyük kahramanı olarak değil, Antik Çağ’dan günümüze kadar uzanan bir efsane olarak hatırlanmaktadır. Onun adı, cesaret, kahramanlık ve trajediyle özdeşleşmiştir.

Ölümsüz olmasa da adı asla unutulmadı. Kahramanlık ve savaşçılık onunla simgelenmeye devam etti.
Büyük İskender’den Fatih Sultan Mehmet’e kadar birçok büyük lider, ona duydukları hayranlığı göstermek için mezarını ziyaret etti. 

Akhilleus’un yaşamı ve ölümü, insanlığın zafer ile trajedi arasındaki ince çizgiyi nasıl anlamlandırdığının en güçlü örneklerinden biridir. Bugün bile onun hikayesi, mitoloji, edebiyat, sanat ve hatta popüler kültürün önemli bir parçası olmaya devam etmektedir.

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.