Hades’in Persephone’yi kaçırma hikayesi, Yunan mitolojisinin en çarpıcı efsanelerinden biridir. Bu efsanenin ardındaki gizemleri, mitolojik bağlamını ve etkilerini keşfedin!
Önceki yazılarımızda mitolojide bahsi geçen bazı olayların günümüzdeki birçok konunun isimlendirilmesine vesile olduğundan bahsetmiştik. Peki mevsimlerin oluşmasına, ortaya çıkmasına sebep olan mitolojik bir hikaye var desek ne düşünürsünüz?
Ölüler Diyarının tanrısı Hades’in Bereket Tanrıçası olan Demeter’in kızı Kore’yi (Persephone) kaçırması da işte buna sebep olan mitolojik hikayedir.
Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının hükümdarı Hades ve onun eşi Persephone’yi tasvir eden mermer heykeller. Yanlarında yeraltı dünyasının bekçisi olan üç başlı köpek Kerberos bulunuyor. (Antalya Müzesi)
Tanrıların isyanı ve ardından çıkan savaşı titanlara karşı kazanmalarının ardından Zeus göklerin hakimi ve baş tanrı olurken, Poseidon denizlerin hakimi olur. Hades’in payına ise yeraltı dünyası düşecektir. Ölüler Diyarının kralı olan Hades, herkesin korktuğu, kimsenin yanına uğramadığı bir tanrı olarak hüküm sürmeye başlar. Yeraltı dünyasında üç başlı köpeği kerberos ile Kharoon‘un kayıyla taşıdığı ölülerin ülkesinin kralıdır Hades.
Yunan mitolojisinde, ölülerin ruhlarını Styx Nehri üzerinden yeraltı dünyasına taşıyan kayıkçı Kharoon’un dramatik tasviri. Ruhlar, geçiş için obolos adı verilen madeni parayı ödemek zorundaydı.
Kraldır ama bu karanlık ülkeye kim gidip yaşamak ister ki… Bundan dolayı da Hades, ömrünü yalnız başına sürdürmektedir. Bu yalnızlığına bir çare bulmak ister. Kendisine eş, yeraltı dünyasına da kraliçe aramaya başlar. İşte aradığı kişi de Zeus ile Bereket Tanrıçası Demeter’in kızı güzeller güzeli Kore’dir.
Yunan mitolojisinde bereket tanrıçası Demeter, kızı Persephone'nin Hades tarafından kaçırılmasının ardından büyük bir kedere kapılır. Onun yas tutması, dünyada kıtlığa ve mevsimlerin değişimine neden olmuştur.
Hades’in Tuzağı: Nergis Çiçeği
Kore, zamanını çayırlarda göllerde Okeanos’un kızlarıyla oynayarak, şarkılar söyleyerek ve dans ederek geçirmektedir. Kendisi için yapılmış olan planlardan habersiz olan Kore, kırlarda dolaşıp çiçek toplarken birdenbire eşsiz güzellikte, mis gibi kokular saçan, parıldayan bir çiçek görür. Nergis çiçeğidir bu. Kore, bu güzel çiçeğe ne yapacağını bilemezken koparmaya karar verir ama bu nergis çiçeği Hades’in bir tuzağıdır.
Kore, çiçeği koparır koparmaz yer yarılır ve Hades, dört atının çektiği şarı ile Kore’yi yakaladığı gibi arabasına atar ve kaçırır. Kore, çığlık atar ama nafile bir kişi dışında kimseler duyamaz onun feryatlarını. Demeter, kızının feryatlarını duyar duymaz Olimpos’tan aşağıya iner ama bir türlü kızının izini bulamaz. Çünkü Hades, Kore ile beraber artık yeraltı dünyasına inmiştir.
Peter Paul Rubens'in "Persephone'nin Kaçırılması" adlı tablosu, Hades'in Persephone'yi altın arabasıyla kaçırmasını dramatik bir şekilde tasvir ediyor. Bu olay, Yunan mitolojisinde mevsimlerin döngüsünün başlangıcı olarak kabul edilir.
İtalyan barok heykeltıraşı Gian Lorenzo Bernini'nin "Persephone’nin Kaçırılışı" adlı ünlü mermer heykeli, Hades’in Persephone’yi yeraltı dünyasına götürmesini dramatik bir şekilde tasvir ediyor. Heykeldeki detaylı işçilik ve duygusal anlatım, eseri sanat tarihinin başyapıtlarından biri haline getirmiştir.
Persephone (Kore) Ölüler Diyarında
Ölüler dünyasının da kendine göre kuralları vardır. Birisi orada bir şey yedikten sonra bir daha yeryüzüne dönemez. Hades de Kore’nin geri dönüşünü imkansız kılmak için ona nar yedirir. Artık Kore, Persephone olarak adlandırılmaya başlanır ve Ölüler Diyarının kraliçesi olur.
Demeter ise dört bir yanı dolaşır; herkese sorar Persephone’nin akıbetini ama bilseler bile hiç kimse söyleyemez Hades’in kaçırdığını. Hades, herkese korku salan bir tanrı olduğu için çekinirler ondan. Son çare olarak her şeyi gören güneşe yani Helios’a giderler. Helios, beklenildiği gibi her şeyi görmüştür. Persephone’yi Hades’in kaçırdığını söyler. Demeter, Zeus’a yalvarır kızını geri almak için ama Zeus’un da bu durumu onayladığını ve bir daha kızını göremeyeceğini anlayınca kahrolur. Tanrıların dağı Olimpos’u terk eder. Yeryüzünde üzgün ve çaresiz bir şekilde dolaşmaya başlar.
Bu antik Yunan vazosu, Hades ve Persephone’nin yeraltı dünyasındaki tahtında otururken gösterildiği detaylı bir sahne içeriyor. Yunan mitolojisine ait bu sanatsal tasvir, Persephone’nin yeraltı dünyasının kraliçesi olarak rolünü simgeler.
Demeter’in Öfkesi ve Hades ile Yapılan Anlaşma
Demeter, bereketin, tarımın ve üretimin tanrıçasıdır. O böyle kederli, kızgın ve çaresiz olunca toprağın bütün bereketi giderdi ve öyle de oldu. Toprak ekin vermemeye, kaynaklar kurumaya başlar. Yeryüzünü kuraklık sarıp sarmalamaya başlar.
Gustave Doré’nin ünlü "İlahi Komedya" illüstrasyonlarından biri olan bu sahnede, kayıkçı Kharoon, ruhları Styx Nehri üzerinden yeraltı dünyasına taşırken gösteriliyor. Çaresizce sudan çıkmaya çalışan ruhlar, mitolojide ölümden sonraki geçişin zorluklarını simgeler.
Durum gittikçe sıkıntılı bir hal almaya başlayınca Zeus daha fazla dayanamaz ve bir çare düşünür. Demeter’e haberler gönderse de o oralı olmaz. Kızı Persephone’yi görmeden artık hiçbir şey düzelmeyecektir. Bunun üzerine Zeus başka çare olmadığını anlar ve Hades’e bir haber gönderir. Hades’e durum anlatılınca Persephone’nin geri gelmesi şartıyla dönmesini kabul eder. Zaten başka çaresi de yoktur yeraltı dünyasında Hades’in verdiği narlardan yediğinden mecburen geri dönmek zorundadır.
Persephone, uzun bir aradan sonra yeryüzüne dönünce Demeter bütün kederini çaresizliğini unutur. Bütün bunlar yerini sevince bırakır. Demeter’in hüznü yerini mutluluğa bırakınca; dört bir yan yeşillenmeye, kaynaklardan sular akmaya ve ağaçlar meyve vermeye başlar. Kuraklık yerini bolluğa berekete bırakır.
Frederic Leighton’ın "Persephone’nin Dönüşü" adlı tablosu, Persephone’nin Hades’in diyarından ayrılarak annesi Demeter ile yeniden buluşmasını tasvir ediyor. Bu efsane, mevsimlerin döngüsünü ve baharın gelişini simgeler.
Böyle bir durumun ortaya çıkmasından dolayı da Persephone’nin yılın üçte ikisini Demeter’in yanında, kalan üçte birini ise kocası Hades’in yanında geçirmesine karar verilir. Kimi kaynaklara göre de bu iki eşit süreye bölünmüştür. Persephone yeryüzündeyken annesi Demeter neşeli, mutlu olduğundan topraktan bereket fışkırırken, yeraltı dünyasına inince Demeter’in kederinden toprakta bereketsizleşir.
Yani Persephone’nin yokluğu kış, varlığı ise yaz aylarını temsil etmektedir. Zaten yaz ayları da Demeter’in mutluluğunu yansıtırcasına bereketli iken; kış ayları da tanrıçanın hüznünün bir yansıması olarak biraz daha bereketsiz değil midir?