Barbaros Köyü ve Oyuk Festivali

Barbaros Köyü ve Oyuk Festivali

İzmir Urla'da bulunan Barbaros Köyü'nün ismi nereden gelir? Burada düzenlenen Oyuk Festivali ne zaman yapılır ve ne anlama gelir? İzmir'in unutamayacağınız 700 yıllık köy

İzmir’in nadide güzelliklerinden biri Barbaros Köyü; 700 yıllık geçmişiyle Ege’nin saklı kalmış köyü Barbaros, Çat Kapı sistemi ve Oyuk Festivali.

“Kalbim Ege’de Kaldı” dedirtecek bir köy; Barbaros Köyü...

İzmir merkeze yaklaşık bir saatlik mesafede bulunan Urla’ya bağlı Barbaros Köyü, son yıllarda yaptığı yenilikler, düzenlediği festivalle adından söz ettirir oldu. Kıyı Batı Anadolu’nun yerli köyü burası. Kadim İonia bölgesinin asırlarını kucaklamış bereketli köyü Barbaros...

700 yıllık bir geçmişe sahip olan bu şirin Ege köyünün ilk ismi Başköy. Çok eski bir zamanda ilk yerleşilen Başköy’de bir veba salgını meydana gelir. Köylüler  salgından kurtulmak için oradan uzaklaşmak isterler ve bir başka yere göç ederler. Gidecekleri yeni yeri belirlemek için civardaki birkaç farklı noktaya kestikleri hayvanın etini asarlar. Etin en geç bozulduğu yere köylerini kurarlar.

Yeni kurdukları köyün ortasından bir dere akarmış kışın yağmur suyuyla beslenen. İşte bu derenin iki yanına sıra sıra damlar yani evler yapıldığı için köyün adı Sıradamlar olmuş. 1933 yılında köyün ismi değiştirilerek Barbaros ismi verilmiş.

Kentten doğaya, köye dönüş felsefesiyle kendini köylere atan büyükşehir insanı bulmadı aslında bu köyü. Son zamanlarda meşhur olan köyün ünü ve turizm hikayesi aslında 1970’lere kadar dayanır.

Hikayemiz şöyle başlar;

Barbaroslu bir köylü birgün yolda giderken otların arasında büyükçe bir çanta bulur. Çantayı alıp eve gelir. Birkaç hafta çantanın sahibinin çıkması için bekler. Gelen giden olmayınca önemli bir şey olabileceğini düşünerek çantayı köy kahvesine götürür.

Çantayı açar ve orada olanlara çantadan çıkan evrakları gösterir. Uzun uğraş sonunda yakın civarda bir otelde kalan turiste ait olduğu ortaya çıkar. Köylünün dürüstlüğü  ve iyiliği turistleri taşıyan acentanın dikkatini çeker ve bu davranışın bir hediyesi olarak köye turist getirilmesine karar verir.

Gündüz köy ve civarı gezilir, akşam ise müzikle turistlere Türk gecesi düzenlenir. 1970’lerden 1980’lerin sonuna kadar haftada iki gün düzenlenen bu programla hem köylü kazanmış olur hem de Barbaros Köyü ve belki de Anadolu’daki ilk turistik köy olma özelliğini taşır.

İşte geçmişteki bu yoğunluğun tekrar yaşanması ve köye canlı kazandırmak için köy ahalisi bir festival düzenlemek, tüm dünyaya Barbaros’u  hatırlatmak isterler. Bunun için bir simge ararlar ve tarlalarda bolca bulunan korkuluklar köyün her tarafına yerleştirilir.

Köyde korkuluğa oyuk dendiği için festivalin adı da “Oyuk Festivali” olur. Oyuk Festivali’nin amacı bu tarihi ve şirin köyün değerlerinin yaşatılmasıdır. Tarımın büyük geçim kaynağı olduğu köyde ise, eskiden beri süre gelen bir gelenek olan tarlaları korumak için konulan korkuluklar, bugün köyün de festivalin de simgesi haline geldi.

2016 yılında ilk kez düzenlenen bu festivale yoğun ilgi duyulmuştur. Hem festival döneminde hem de dışında Barbaroslular kapılarını tüm misafirlere açmış durumdalar.

Eylül ayında düzenlenen ve bir kaç gün süren festival boyunca çeşitli yarışmalar düzenleniyor, etkinliklerle köyün turizm değeri artırılıyor.

 

Bu arada “Kalbim Ege’de Kaldı” adlı televizyon dizisinin de bazı sahnelerinin çekildiği yer oldu Barbaros Köyü. Bu da köyün tanıtımı için artı oldu elbet.

Bu şirin köyde gezerken karşınıza birbirinden tatlı teyzeler ve köy kahvesinde oturmuş sizinle sohbet edecek amcalar çıkacak. Köy kahvesinde kahvenizi onları dinleyerek yudumlayabilirsiniz.

Barbaros Köyü Eski Camii, taştan minaresi ile sıradışı güzellikte ve şirinlikte. Tahmini olarak 1780’li yıllarda yapıldığı düşünülen bu tarihi cami köyün en eski sakinlerinden aslında.

Acıktığınız zaman ise yapacağınız tek şey ‘Çatkapı’ bir eve girmek olacak. Kapısında “Umduğunu değil bulduğunu ye, iç, öde” yazan bu şirin evlerden birine girin. Ev sahibinin size sunduğu birbirinden güzel yemeklerden yiyin ve biraz para ödeyip çıkın.

 “Çat Kapı” diye buraya özgü bir sistem geliştirmiş Barbaros Köyü sakinleri. Gerçekten farklı ve takdir edilecek bir sistem bu. 

Ardından köy sokaklarını arşınlayın. Birbirinden değişik korkuluklarla fotoğraf çekilin ve finali Barbaros Emek Kültür ve Sanat Evi’nde alın.

Resim sanatçısı Batuhan Bozkurt tarafından eski ilkokul binası sanat evine dönüştürülmüştür. Batuhan bey bu tarihi binayı hem ev, hem atölye hem de sergi salonu olarak kullanmaktadır.

İçeriye  adım attığınızda o ev sıcaklığını hissedeceksiniz. Usta sanatçı geliştirdiği resim tekniğine “Mineral Modern Mozaik Çakıl Taşı Resim Tekniği” ismini vermiştir.  Bu tekniğin ortaya çıkma hikayesi ise okul yıllarına dayanmaktadır.

Yağlı boya resmini, boyası bittiği ve yenisini alacak parası olmadığı için tamamlayamayan Batuhan Bozkurt  üzüntüsünden ağlamaya başlar. Gözyaşları yerdeki renkli taşa denk gelir ve taşın rengi yeşil olur. İşte burada keşfettiği renkli taşlar  sayesinde onları kırıp, ufalayarak  resmini tamamlar. Böylece modern  mozaik tekniğini resim sanatına kazandırır.

2009 yılında Barbaros Köyü’ne eşiyle gelip yerleşen Batuhan Bozkurt, köye farklı bir zenginlik kazandırmıştır. 

Sanat evine gelen tüm misafirlerle ilgilenen, özellikle resimlere dokunun diye açıklama yapan sanatçı, herkesin taşların enerjisini hissetmesini istiyor.

Tarihe, kültüre, doğaya ve köy hayatına doyacağınız bu şirin köy, gelmek isteyen tüm misafirlerini dört gözle beklemekte. Sizde bulduğunuz ilk fırsatta Barbaros Köyü’ne yolunuzu düşürün ve bu güzelliklerin tadına varın.

Korkulukların gölgesinde korkusuzca ve coşkuyla yapacağınız bir keşif olacağına eminim. İyi geziler.

 

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.