Yedi Kiliseler hangileridir? Nerede ve nasıl inşa edildiler? Aziz John’un Patmos’tan yazdığı yedi mektubu (Yedi Vahiy) gönderdiği Anadolu’daki 7 kiliselerdir.
Hristiyanlığın en önemli hac merkezlerinden çoğu Anadolu’dadır. Bunlardan en önemlileri, Aziz John’un Patmos’tan yazdığı yedi mektubu (Yedi Vahiy) gönderdiği Anadolu’daki 7 kiliselerdir.
Hz. İsa peygamberin, Romalı paganlar tarafından çarmıha gerilmesinden sonra onun ilk takipçileri olan ve Hristiyanlığı dünyaya yaymaya çalışan havarileri Anadolu’ya da gelmişler ve burada birçok misyoner faaliyetler üstlenmişlerdir.
Aziz John, Aziz Paul, Aziz Luke, Aziz Philip, Aziz Peter, Aziz Policarp adlı havariler Anadolu’da yaşamışlar ve çoğunlukla paganların zulmünden dolayı zor şartlarda yaşayarak şehit olmuşlardır. Daha sonra Hristiyan dünyası tarafından kutsallaştırılarak Saint yani Aziz mertebesine yükselmişlerdir.
Bu azizlerin, Anadolu’nun farklı noktalarında mezarları bulunur; örneğin Aziz Philip’in mezarı Pamukkale Hierapolis’tedir. St. John’un ziyaret edilen mezarı Selçuk Ayasuluk tepesindedir. Saint Policarp’ın kesinleşmemiş olması ile birlikte mezarı İzmir Kadifekale sırtlarında olabilir.
Anadolu’nun Roma Döneminde erken Hristiyan azınlık dinlerini zor şartlarda yaşadı. Çok tanrılı pagan yönetimi altındaki güçlü ve zengin şehirler sırasıyla bugün Türkiye sınırlarında bulunan:
Selçuk (Efes),
İzmir (Smyrna),
Bergama (Pergamon),
Salihli (Sardes),
Alaşehir (Philadelphia),
Denizli (Laodicia),
Akhisar (Thyateira).
Kısacası tüm Yedi Kiliseler, günümüzün Batı Anadolu kentlerinde bulunur, yani İzmir - Manisa ve Denizli sınırlarındadır.
Ve bu tür turlar genellikle İzmir konaklama ağırlıklı yapılır, dört veya beş günde rahatça gezilebilir. Grupların isteğine göre İzmir, Denizli ve Bergama konaklamalı turlar yaparak rahatça bu bölgeyi dini ve tarihi olarak gezebiliriz.
Özellikle bu kilise turunu yaparken yabancı misafirlerle geziyorsanız onların dini ritüelleri için gereken zaman dilimini hesaplayarak ören yerlerinde daha uzun süre kalmanız gerekebilir.
Hristiyanlık Dünyası İçin Yedi Kiliseler Neden Çok Önemlidir?
Öncelikle dini liderin adı St. John the Avangelist’tir ve Hz. İsa peygamberin havarilerinden biridir. Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinden hemen sonra, Hz. İsa’ya söz verdiği gibi Hz. Meryem’i en güvenli olan yer Efes’e getirmiş ve Selçuk’taki Bülbül Dağı eteklerinde onu koruma altına almıştır.
Hristiyan teolojisinde iki benzer isimli Aziz Yuhanna bulunur; bunlardan biri Hz. İsa peygamberi vaftiz eden Yuhanna, ötekisi ise Havari ve İncil yazarı Yuhanna’dır. Anadolu’dan Patmos’a 7 vahiy mektuplarını gönderen kişi olan St. John the Avengelist Havari ve İncil yazarı olan Yuhanna’dır.
St. John, Anadolu’da misyonerlik yapmayı sürdürmüş, Efes’te özellikle erken Hristiyanlık döneminin kutsal önderlerinden biri olmuştur. Buradaki misyonerlik faaliyetlerinden dolayı bir süre Efes tepelerinde zindanda tutulduktan sonra bugün Yunan Adalarından biri olan Patmos’a sürgüne gönderilmiştir ve orada kaldığı sürede Anadolu’ya 7 vahiy şeklinde mektup yazar. Aslında St. John, İsa’nın vahiylerini Anadolu’daki yedi metropolis’e gönderen bir aracıdır.
Anadolu’daki bu önemli şehirler, Roma döneminin en zengin nüfusu olan gelişmiş şehirleridir ve pagan yönetimi altında yaşayan erken Hristiyanların gizli gizli toplandıkları ibadet etmeye çalıştığı kentlerdir. Gizliliğini koruyamayan hristiyanlar ise yakalandıklarında mutlaka öldürülürler.
Bu dönemde ortaya çıkan Hristiyanlık, Roma rejimi açısından ve çok tanrılı dinler açısından kontrol edilmesi gereken tehlikeli bir dini akımdır. Roma yönetimi gerek tapınakların devletteki yönetim üstünlüğü gerekse ticari açıdan Hristiyanlığın yayınlamasından hoşnut değildir.
St. John diğer adıyla Aziz Yuhanna, İsa’nın kendisine görünmesi ile ondan gelen mesajları spritüel olarak ne gördüyse vahiy şeklinde yedi adet mektup olarak yazar ve bu vahiyleri Roma Dönemine ait yedi önemli büyük pagan yerleşim bölgelerine deniz aşırı gidebilen atlı ulaklarla gönderir.
İncillerden birini yazan ve sembolü kartal olarak bilinen Aziz Yuhanna mektupları daha sonra tüm Hristiyan dünyasında kıyamet bölümünü de içerdiği şekliyle ‘Yeni Ahit’ olarak tanımlanacaktır.
Aziz Yuhanna, Hz İsa’nın yaşlanma nedeniyle eceliyle ölen, Anadolu’da en son kalan ve ölen tek havarisidir. Diğer havariler çeşitli işkence ve ölümlerle hayatlarını kaybederek şehit mertebesine yükselmişlerdir.
Sözün özü, tüm bu bilgilerden yola çıkarak Anadolu’da, çok büyük bir dini hazinenin üzerinde yaşadığımız kuşku götürmezdir.
Yaşadığımız topraklar birçok tarih ve dini barındırır ve Atatürk Türkiye’sinde diğer din ve inançlara saygılı olmayı çoktan öğrenmiş olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü hoşgörüsüz turizm olmaz, olamaz.
Şimdi bu teolojik bilgiler sonrası sizlere, bu kentleri gezmek için, 4 gün süren bir 7 kilise rotası vermeye çalışacağım.
Bu rota ile gezerseniz kolay kolay hiçbir şey atlamazsınız. Aslında 7 kilise turu rehbere göre değişen çok versiyonu olan özel bir rotadır.
İstenirse, İzmir otellerinde sadece kalarak bile, Manisa Sardes, Akhisar, İzmir kiliselerini de gezmek mümkündür. Ama Alaşehir ve Laodikya, Bergama kiliseleri için Denizli Pamukkale’de kalmak en uygunudur.
Başlayalım mı?
Birinci Gün; ilk gün sabahı İzmir’de yarım gün geçirebilirsiniz İlk kilise olarak gezeceğimiz bölgede aslında Smyrna’ya ait eski bir kilise ya da bir kalıntı yoktur ve İzmir Çankaya’da bulunan St. Policarp Kilisesi 17. yüzyıldan kalan sembolik bir ziyaret kilisesidir.
Çünkü İsa peygamberin havarilerinden Aziz Policarp, derisi yüzülerek katledilen bir Aziz’dir. Şehit edildiği yer Pagos Dağı eteklerindeki antik tiyatro olduğu düşünülüyor.
Efes’e doğru yola çıkmadan Kemeraltı Çarşısı ve Agora antik kentini gezip Havra Sokağı’nda bir yemek yiyebilirsiniz.
Öğleden sonra St. John’un ilk mektup gönderdiği ilk kilise olan; Efes Antik Kenti'ne giderek St. Paul’un ve St. Jean’ın ayak izlerini takip ederek devasa antik mermer kenti gezmek gerekir, ardından Meryem Ana’nın yaşadığına inanılan Bülbül dağındaki Meryem Ana Evi, Yedi Uyurlar mağaraları ve eceliyle ölen tek havari olan Aziz John’un Ayasuluk Tepesindeki anıt mezarı gezilmesi gerekir.
Birinci günün sonunda, Kuşadası veya Selçuk’ta konaklama yapmak keyifli olur diye düşünüyorum.
İkinci Gün sabahı rotamız, Aydın üzerinden Pamukkale olacaktır.
Eğer sabah yola çıkarsanız Roma’nın heykeltıraşlık ve sanat merkezi olan Geyre’deki Aphrodisias Antik Kenti'ni mutlaka gezin derim bunun için yol dâhil 2,5 saat yeterlidir. Hatta öğle yemeğinizi Geyre’de bir kır sofrası restoranda alın ve kiremitte balık ya da köfte yiyin derim.
Daha sonra aracın dümenini, üçüncü kilise ziyareti yapmak üzere, Pamukkale Tavas yönüne çevirip oradaki kiliselerin en büyüğünün ortaya çıkarıldığı M.Ö 3. yüzyılda kurulan ve daha sonra Roma Döneminin ünlü tekstil ve pamuk merkezi olan muhteşem Laodikya’ya gitmeniz gerekiyor. Son kazılarında 6. yüzyıla ait muazzam bir kilise kalıntıları ortaya çıkarıldı, burası bir başpiskoposluk merkezi diyebiliriz.
Bu arada Aziz John’un mektuplarını gönderdiği yerlerde herhangi bir kilise yoktur sadece gizli yaşayan cemaat bulunurdu yani bugünkü gezilen kilise binaları aslında Bizans Dönemine ait anıt kiliselerdir ve bunlarda sembolik olarak pagan tapınakların yanına yapılmıştır. Bu da dinsel değişimi ve reddetmeyi ifade eder belki de.
Bu Roma kentini gezdikten sonra hemen 10 km. ötedeki Hierapolis ve Pamukkale travertenlerinin olduğu geniş bölge mutlaka gezilmelidir.
Çünkü yine şehit olarak ölen Aziz Philip’in mezarı buradadır ve Apollon Tapınağı sunağının hemen karşısında yine bir sembolik kilise bulunur.
Hierapolis, Roma Döneminin medikal merkezi olup tanrı Hades’in kutsal dünyasının olduğu kenttir. Roma insanları buraya sağlıklarına son çare olarak gelseler de çoğunlukla bu sonuçsuz kaldığından Anadolu’daki en büyük Nekropolis (mezarlık) buradadır.
Akşamki oteliniz mutlaka Pamukkale veya Karahayıt kasabalarında olmalıdır. Çünkü gezeceğiniz diğer 3 kilise olan Alaşehir Philadelphia, Salihli Sardes, Akhisar (Thyateira)’dır ve bunlar Denizli ile Manisa arasında bulunur.
En son kilise olan Bergama’yı en son güne bırakıyoruz çünkü yeni otoyoldan, İstanbul’a veya diğer şehirlere Soma’dan dönecek olanlar için en uygun bitirme noktası burasıdır.
Üçüncü gün sabahı otelden erken çıkalım çünkü yol uzun ve görecek çok kilise var.
Denizli-Buldan yolundan ilk olarak Manisa’nın Alaşehir ilçesinde bulunan 4. Kilise, ama aslında son mektubunun gönderildiği Alaşehir (Philadelphia) Kilisesine gidiyoruz. Bu ilçenin ortasında bulunan ve sadece dört ayaktan oluşan temeli görünen bir 6. yüzyıl Bizans Kilisesi bulunur.
Müze bahçesi olarak konumlanan bu yerde etrafa serpiştirilmiş lahit ve heykeller görebilirsiniz Aziz John’un mektuplardan biri de buraya gelir.
Sonraki rota 45 dakika uzaklıkta bulunan ünlü Lidya Krallığı’nın merkezi Sardes’tir. Kurşunlu kaplıcaları da Bozdağ eteklerinde bulunur.
Rotamıza göre, beşinci kilisenin olduğu, Sardes’te iki bölüm gezilebilir; ilk olarak Lidya ve Roma’ya ait büyük Artemis Tapınağı’nın bulunduğu alandaki küçük kilise gezilmelidir. Bugün tapınak yanındaki bu küçük kilise bakımsız bir yapı olsa da manevi açıdan çok önemlidir.
Hristiyan topluluklar genellikle bu kiliselerde kısa süreli ayinler düzenleyerek Aziz John’un gönderdiği mektupların bir kısmını okurlar. Bu onlar için önemli bir ritüeldir ve her gelen grup mutlaka Efes Antik Tiyatroda koro şeklinde İncil’den ayetler okur.
Sardes’te diğer önemli alan Anadolu’daki Yahudi azınlığa ait olan ilk Sinagog’tur ve etrafında bulunan Gymnasium denilen spor ve termal merkezdeki devasa alınlık ve kemerli bina görülmeye değerdir.
Sardes, İpek Yolu üzerinde bulunması ve paranın ilk icat edildiği Lidya Uygarlığının en önemli kenti olmasından dolayı, Akhisar kilise ziyareti öncesinde belki de en çok zaman geçirilmesi gereken rotadır.
Öğlen yemeği molası için Salihli yolu üzerindeki odun köfte yapan restoranlar uygundur. Çünkü daha sonra yaklaşık 1 saat sürecek olan Akhisar - Gölmarmara yolunda herhangi bir yemek imkânı bulunmaz ama beklerseniz yemeğinizi Akhisar çarşıda da alabilirsiniz.
Altıncı kilise olan (Thyateira) günümüzün Akhisar ilçesinde bulunur. Türkiye’nin en büyük tütün ve zeytin merkezlerinden biri olan Akhisar’ın tam ortasında Tepekale denen bir höyük ortasında bulunan antik alan bugün St. John’un mektuplarını gönderdiği kilisedir. Çok katmanlı bir alanda halen kazılar devam etmektedir.
Burayı da gezdikten sonra yolumuz Soma ve Kınık rotasını takip ederek İzmir’in Bergama ilçesi olacaktır. Konaklama ve akşam yemeğini Bergama olarak yapmak, dinlenmek yani ertesi günkü yoğun program için kendimizi şarjlamak için çok iyi olacaktır.
Dördüncü Gün; Bergama veya Pergamon nam-ı diğer Parşömen yani Papirüs’tan sonra keşfedilen kitap malzemesine verilen addır. Kurutulmuş deriden yapılan bu ürün, kente de adını vermiş olabilir.
Bergama, Pergamon Krallığı’nın başkenti olup dünyanın ikinci büyük kitaplığının olduğu yerdir.
Antik dönemin medikal ve eczacılık merkezidir. İlk spor hekimi ve eczacı burada yaşamıştır. Bir çok ilkin gerçekleştiği kent aynı zamanda Aziz John’un mektuplarından birinin ulaştığı yerdir.
Tam gün ayırmanız gereken bu antik kentte sırasıyla Aziz John’un kilisesi olarak ziyaret edebileceğiniz Kızıl Avlu (Red Bazilika) yani Serapis Tapınağı, Asklepeion ve de Bergama Akropolis olmalıdır. Akropolise çıkmak için teleferik kullanmanız çok keyifli olabilir.
Bergama gezisinden zaman kalırsa civardan çıkarılan Akropolis ve Asklepeion’dan kalan bazı eserlerin sergilendiği kent müzesini gezin derim.
Bergama son kilisemizin olduğu kentti ve 4 günde bu geziyi tamamlamış olduk. Tabi rotanın süresi 5 güne de çıkarılabilir ama biz zamanı kısıtlı olanlar için böyle bir sürede tamamladık gezimizi.
Bu geziye çıkmadan önce Hristiyanlık, Roma Tarihi ve Aziz John hakkında bilgiler edinerek çıkmanız gerekir hatta ve hatta Yedi kiliseler bir dini tur bilgisi olan profesyonel rehberle yapılması gereken özel bir turdur.
Hristiyanlar için Patmos’a gitmeden önce hacı olmak amaçlı gezilen bir rota olduğu söylenen bu turun, Anadolu topraklarında yaşayan bizler için ne kadar büyük bir zenginliğin üzerinde yaşadığımızı anlamamızı sağladığı aşikardır.
Keyifli turlar dilerim.