Gümüşler Manastırı: Anadolu’nun Petra’sı ve Gizemli Tarihi

Gümüşler Manastırı: Türkiye’nin Petra’sı…

Gümüşler Manastırı, Kapadokya'nın gizemli noktalarından biri! Anadolu’nun Petra’sı olarak anılan Gümüşler Manastırı freskleri, tarihi yapısı ve mistik atmosferiyle keşfedilmeyi bekliyor.

Bugün sizlerle Kapadokya’nın en gizemli noktalarından biri olan Gümüşler Manastırı’na gidiyoruz. Türkiye’nin Petra’sı olarak lanse edilen manastır çok özel bir yapı. Niğde ilimizin sınırlarında bulunan Gümüşler Manastırı Anadolu’nun ilk ve en önemli manastırlarından biridir. Üstelik Gülen Meryem Ana resmi ile Dünyada bir ilk. Kapadokya’nın biraz gölgesinde kalmış olan Gümüşler Manastırı’nı keşfetmeye ne dersiniz?

Anadolu’nun derinlerinde nice muazzam eserler yatıyor. Sizin yapmanız gereken Anadolu’nun fısıltısına kulak vermek ve bu büyülü eseri görmek için profesyonel rehberiniz eşliğinde yola koyulmak. RehberName’de bu kez “Minyatür Kapadokya” olarak dillendirebileceğimiz yaklaşık bin yaşındaki Gümüşler Manastırı’nı kaleme alıyoruz. Kapadokya gezilecek yerler listesine Gümüşler Manastırı’nı eklemeyi unutmayın.

1. Gümüşler Manastırı Nerededir? Nasıl Gidilir?

Niğde tarihi yerleri ele aldığımızda bu manastır şüphesiz ilk sıralarda yer alıyor. Gümüşler Manastırı Niğde’nin merkez ilçesine bağlı Gümüşler kasabasında yer almaktadır. Niğde merkeze yaklaşık 10 km uzaklıktadır. Manastır İç Anadolu bölgemizin Orta Kızılırmak bölümünün güneydoğusundadır.

Diyelim Kapadokya’ya gezmeye geldiniz. Göreme yahut Ürgüp tarafından bir saat on beş dakika civarı yolculukla manastıra ulaşabilirsiniz. Aksaray’dan otoyola bağlanarak ulaşımı kolaylaştırabilirsiniz. Ankara civarından geliyorsanız Ankara-Adana otoyolunu kullanarak manastıra gelmek çok kolay. Ana yola yakın konumu sayesinde Gümüşler Manastırı ziyareti sizleri yormayacak.

Niğde merkezden özel aracınızla ya da taksi ile geliyorsanız 15-20 dakika içinde manastırın önünde olacaksınız. Ayrıca Niğde merkezden toplu ulaşım araçları Gümüşler Köyüne gidiyor ve manastırın önünde inebiliyorsunuz.

2. Gümüşler Manastırı Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti

Gümüşler Manastırı ziyaret saatleri yaz ve kış mevsiminde değişiklik göstermektedir. Manastır haftanın her günü ziyarete açıktır.

Yaz döneminde açılış-kapanış 08:00 ile 17:00 arasındadır.

Kış döneminde açılış-kapanış 08:30 ile 19:00 arasındadır. Tavsiyemiz kapanış saatinden en az 15 dakika evvel manastırda olmanız.

Gümüşler Manastırı Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde olduğu için Müzekart geçerlidir. Şayet müzekartınız yoksa manastırın girişindeki gişeden müzekartınızı satın alabilirsiniz. Bu tarz ören yerlerinde 18 yaş altı, 65 yaş üstü, şehit-gazi-engelli kartı olanlar ücretsizdir.

Peki Gümüşler Manastırı ne zaman ziyaret edilebilir?

Gümüşler Manastırı dört mevsim ziyaret edilebilir. Fakat kış dönemi soğuk olacağını hatırlatalım. Bahar aylarında ve yaz döneminde ziyaretçi sayısı artan manastırı bu mevsimlerde ziyaret edebilirsiniz. Sakin ve boş olsun diyorsanız kış dönemi manastır ziyareti tam size göre.

3. Gümüşler Manastırı’nın Tarihçesi

Gümüşler Manastırı Anadolu’nun en büyük ve en iyi korunmuş kaya oyma manastırlarından biridir. Türkiye’nin Petra’sı diye ünlenen manastır kompleksi ana kayaya oyulmuş olup içerisindeki kilise, freskler, yeraltı şehri, mezarlar ve farklı kompleksleriyle büyük ilgi uyandırır. Bildiğiniz üzere Petra Ürdün’de yer alan Dünyanın Yeni Yedi Harikası seçilmiş, UNESCO Dünya Mirasına alınmış çok kıymetli bir yer. Kayaya oyulmuş mimarisinden yola çıkarak Gümüşler Manastırı için de böyle bir benzetme yapıldı.

Kapadokya, Hristiyanlık denince Anadolu coğrafyasında ilk akla gelen yerlerin başındadır. Kayaya oyma kiliseleri, birbirinden ilginç kaya resimleri ve freskleri, rahip ve rahibelere sahiplik yapmış olan manastırlarıyla inanılmaz bir zenginliğe sahiptir. Dünyanın dört bir tarafından Hristiyanların gelip ziyaret ettiği bu kilise ve manastırlar bizim kültürel mirasımızdır. Bu mirasa sahip çıkmak, korumak ve kollamak ise hepimizin görevidir.

Kapadokya’da, Hristiyanlığın can çekiştiği dönemde gözden uzak noktalara yüzlerce kilise inşa edilmiştir. Dünya hayatından uzak inancını yaşamak isteyen din adamlarına yurt olmuştur bu bölge. Zamanla kiliselerin ve manastırların sayısı artmıştır. Bu manastırlar içerisinde belki de gözden en uzak kalan Gümüşler Manastırı olmuştur.

Gümüşler Manastırı konumu itibariyle Kapadokya genel gezi güzergahının biraz altında kalıyor. Ziyaretçisi ve meraklısı yeni yeni artan manastır aslında o kadar özel ve kıymetli ki…

Gümüşler Manastırı, Güneydoğu Anadolu ve Kapadokya bölgelerinde yaygın olan kaya oyma manastır geleneğinin en güzel örneklerinden biridir. Manastırın M.S. 10. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Kimi kaynaklarda ise 8. ile 12. yüzyılları arasında inşa edildiği belirtilmektedir. Doğu Roma (Bizans) sanatının en güzel örneklerinden biridir. Günümüze kadar korunup gelebilen bu yapı 1973 yılında arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir.

Gümüşler Manastırı adeta küçük bir Kapadokya görünümündedir. Geniş bir tüf kaya kütlesine oyulan manastır oldukça korunaklı bir şekilde inşa edilmiştir. Anadolu ya da başka coğrafyalarda dikkat ettiyseniz manastırların daima gözden uzak noktalara kurulduğunu görmüşsünüzdür. Bu yapılar dünyevi işlerden uzak maddiyattan sıyrılıp maneviyata bürünmüş, ibadetle ömrünü geçirmek isteyen aziz ya da azizelerin mekanlarıdır.

Doğu Roma (Bizans) döneminde manastırın olduğu yerleşime Tracias (Dragia) denmekteydi. Dragia uzun süre Bizans hakimiyeti yaşamış ve Bizans’ın yıkılmasıyla Anadolu Selçuklu hakimiyetine girmiştir. Bu yüzdendir ki Niğde gezimiz sırasında sıkça Anadolu Selçuklu eserleri ile karşılaşırız. Anadolu Selçuklularının yıkılmasından sonra ise Beylikler dönemi ve ardından Osmanlı hakimiyetine geçen köyün ismi Gümüşler olarak değişmiştir.

Bu civardaki gayrimüslim halk Osmanlı döneminde manastırı aktif olarak kullanmıştır. Osmanlı devletinin yıkılışı ile Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ve 1923 nüfus mübadelesi gerçekleşmiştir. Mübadelenin ardından sessizliğe bürünen manastır yaklaşık 40 yıl boyunca kullanılmamıştır. 1962 yılında İngilizler tarafından keşfedilen manastırda kazılar başlamıştır. 1963-65 arasında İngiliz arkeolog Michael Gough manastırda çalışmalar yaparak fresklerde yenilemeler yapmıştır. Gülen Meryem Ana freski ile ün salan Gümüşler Manastırı 1973 yılında arkeolojik sit alanı ilan edilip ziyarete açılmıştır.

4. Gümüşler Köyü Hakkında Bilgi

Gümüşler Köyü, içerisinde bulunan muhteşem Gümüşler Manastırı ile adını duyurdu. Burası küçük bir kasaba ve yaklaşık 3 bin kişi yaşıyor. Niğde ili merkez ilçesine bağlı belde, il merkezine ortalama 20 km uzaklıktadır. Volkanik arazi üzerinde kurulu olan kasabanın geçmişi oldukça eski. Kayalara oyma birçok yapının bulunduğu Gümüşler köyünde şüphesiz en meşhur yapı Doğu Roma (Bizans) döneminden kalma Gümüşler Manastırı’dır.

Bizans döneminde Tracias (Dragia) olarak bilinen kasaba, Osmanlı döneminde sahip olduğu gümüş yataklarından dolayı “Eski Gümüş” ismini almıştır. İçerisinden akan çay Gümüş çayı olarak anılmaktadır. Bu çayın iki yakasında bulunan Eski Gümüş ve Yeni Gümüş köyleri 1957 yılında birleşerek Gümüşler beldesine dönüşmüştür.

Tarihi zenginlikleriyle dikkat çeken beldenin ana geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Niğde’nin Türkiye tarımındaki önemini düşünürsek Gümüşler kasabası halkının da daha çok tarımla geçimini sağladığını söyleyebiliriz. Meyve yetiştiriciliği ve meyve bahçeleri de çoktur. Son yıllarda Gülen Meryem Ana resmiyle ünlenen Gümüşler Manastırı sayesinde kasabada turizme ilgi artmıştır. Yeni açılan restoran ve kafeler gelen turiste hitap etmektedir. Bu sayede kasabanın turizm potansiyeli artış göstermektedir.

Ayrıca köyün hemen yakınında Gümüşler barajı yer almaktadır. Gümüşler Çayı üzerine kurulu olan baraj 1960-1967 arasında inşa edilmiştir. Sulama amacıyla yapılan barajda maalesef son yıllarda su miktarında ciddi bir düşüş yaşanmaktadır.

5. Gümüşler Manastırı’nın Mimari Özellikleri

Kapadokya’da gezilecek yerler arasına mutlaka eklenmesi gereken Gümüşler Manastırı Anadolu’nun en iyi korunmuş manastırlarından biridir. Küçük Kapadokya diyebileceğimiz bu manastır Kapadokya’da göreceğiniz birçok yapı kompleksini içerisinde barındırıyor. İç avlusu, kilisesi, keşiş odaları, yemekhanesi, mezarları ve su kuyularıyla tam anlamıyla bir yaşam alanı olarak tasarlanmıştır.

Bizans sanatının Anadolu’da en iyi ve en güzel korunan örneklerinden biri olan manastır asırlar boyu ibadetlerini yapmak isteyen din adamlarına ev sahipliği yapmıştır. Manastır 1500 metre genişliğinde geniş büyük bir tüf kayaya oyulmuştur. İnsan yaşamından izleri sürebileceğiniz kompleks yaklaşık bin yıldır ayaktadır.

Manastır yekpare kaya kütlesine dıştan içe doğru oyulmak suretiyle ortaya çıkmıştır. Kare planlı yapıda yukarıdan oyularak zamanla aşağı doğru inilmiş ve ihtiyaç doğrultusunda manastır içine eklemeler yapılmıştır. Oldukça büyük ve geniş bir kaya kütlesine oyularak yapılan manastırın dik duvarlarının yüksekliği 14 metredir. Manastırın merkezinde büyük bir açık avlu bulunur ve buradan çeşitli odalara ve bölmelere geçiş sağlanır.

Manastırın ana girişi doğu yönünden olup tonoz biçimindeki bir portalden geçerek avluya girersiniz. İçeriye girdiğinizde ise “Voov” dedirtecek bir görsellikle karşılaşırsınız. Açık kare avlu etrafında 14 metrelik duvarlar ve bu duvarlara oyulmuş alanlar görürsünüz. Avlunun tabanındaki oymalar ise burada ölen kişilere yapılan mezarlardır. Hatta dikkatli yürüyün derim zira manastırın baş döndürücü güzelliğini izlerken bu çukurlara düşebilirsiniz.

Gümüşler Manastırı bir orta avlu ve bu avluya bağlanan kilise, yeraltı mekanları, mezarlar ve farklı bölümlerden oluşmaktadır. Avlunun ortasında yer alan mezarlar bununla da kalmıyor. Kuzeydeki büyük oda da mezarlık olarak kullanılmıştır. İçeri girdiğinizde tam karşınızda yani batı duvarında kilise yer almaktadır. Güney tarafta ise yani girince solunuzda kalan kısımda iki katlı yeraltı şehri bulunmaktadır. Bu yeraltı şehri bildiğimiz Kapadokya yeraltı şehirleri ile neredeyse aynı. Yeraltı şehrinde alt kata inerken dikkatli olmanızı öneririm. Zira çok dar bir tünelden geçiyorsunuz.

Avlunun batı duvarının iç kısmı 2 katlı olarak oyulmuştur. İçeriye girince önce narteks dediğimiz bölüme ulaşırsınız. Narteks kiliselerde ana mekana açılan giriş kısmıdır. Narteksten ana kısma geçince de muhteşem sütunlar sizi karşılar. Buradaki sütunlar ana kayadan oyularak yapılmış ve süslenmiştir. Bu dört sütun sıvanmış ve sonrasında rozet motifleriyle bezenmiştir.

Kilise kapalı Yunan haçı planlıdır. Bizans sanatında sıkça karşımıza çıkan bu plan tipinde başınızı yukarı kaldırınca yukarıda pandantifli kubbeyi görürsünüz. Adı üzerinde haç planlı yapının dört kolu var. Tam karşınızda ise apsis bölümü yer almaktadır. Freskler dikkatinizden kaçmıyor. Burada en sık sorulan soru Gülen Meryem Ana freskinin nerde olduğu… (Freskleri sonraki başlıkta anlattık)

Bu arada kilise 3 apsislidir. İçerisi dar ama dikkatlice gezdiğinizde bu üç apsisi görürsünüz. Kiliseden çıkıp yan diğer taraftan merdivenlere yönelip üst kata çıkarsınız. Buradan da fotoğraflar harika çıkıyor.

Avlunun ortasındaki mezarlar oldukça dikkat çekici. 1987 yılındaki temizlik sırasında avluda 17 adet mezar bulunmuştur. Bize o dönemin ölü gömme adetleri hakkında bilgiler vermesi açısından bu mezarlar önemli. Kaldı ki tüm Kapadokya bölgesinde bu tarz mezarlar hep karşımıza çıkıyor. Bu avlu temizliği sırasında ayrıca güneybatı kısmında 6 adet erzak küpü ortaya çıkarılmıştır. Bu erzak küpleri Anadolu’da çoğu ören yerinde karşımıza çıkar. Çünkü insanoğlu bu topraktan yapılan büyük küpleri yiyecek deposu olarak kullanmıştır. Demem o ki dönemin buzdolapları bu küplerdi.

Ayrıca avluda gezinirken ince uzun deliklere dikkatle bakın. Bu delikler iletişim boruları yani alt kattan yukarı konuşurken megafon görevi gören borular. Manastırda yaşayanlar bu topraktan oyulmuş borular sayesinde rahatça seslerini birbirlerine duyurabiliyorlardı.  Avluda bazı devşirme malzemeler de sergilenmektedir.

Dünyadaki en eski sayılabilecek manastırlardan biri olan Gümüşler Manastırı’nda birçok rahip ve rahibe yetiştirilmiştir. İbadet alanı olduğu kadar günlük hayatında döndüğü kompleks içerisinde kim bilir kimler dua etti kimler yaşadı ve dünyaya veda etti…

Dışarıdan bakıldığında asla fark edilmeyen manastır oldukça korunaklı şekilde yapılmıştır. İçerideki gezinizi bitirdikten sonra yola çıkıp azıcık yukarı doğru yürüyün ve manastırı üstten görebileceğiniz yere tırmanın. Buradan manzara harika… Anadolu’nun Petra’sı yakıştırması yapılan manastırın yukarıdan görüntüsü çok etkileyici. Tedbir amaçlı teller çekildiği için çok yaklaşamıyorsunuz ama buraya mutlaka çıkmalısınız.

6. Gümüşler Manastırı’ndaki Freskler

Dini resimler kiliselerin olmazsa olmazıdır. Özel bir teknikle yapılan ve fresk dediğimiz bu resimler İncil’den sahneler, İsa’nın doğumu ve sonrasını ele alan çeşitli olayları betimler. Buradaki kilisenin freskleri 1960’lı yıllarda İngiliz Arkeolog-Restoratör Michael Gough tarafından yenilenmiştir. İlk fresklerin tam olarak hangi yılda yapıldığı bilinmemektedir. Fakat bu resimlerde en az üç farklı ustanın çalıştığı düşünülmektedir.

Kiliseye girdiğinizde öncelikle narteks kısmındaki duvarda bir resim görürsünüz. Burada Meryem Ana ve kucağında çocuk İsa ile sağ ve sol taraflarında iki büyük melek betimlenmiştir; Gabriel ve Michael yani baş melekler Cebrail ve Mikail.

Kilisenin ana mekanına girince de tam karşısındaki ana apsisin en üstündeki resimler dikkatinizi çekecektir. Burada üç şerit halindeki anlatımda en üstte Deesis (yakarış) sahnesi yer almaktadır. Başında tanrısallık halesi ile İsa; sağında annesi Meryem, solunda Vaftizci Yahya; mahşer gününde günahkar insanlar adına şefaat dilemektedirler. Alttaki şeritte 12 havari ve en altta ise Kayserili Büyük Aziz Basileios, Nyssa’lı (Nevşehir) Gregorios, Naziyans’lı (Bekarlar-Aksaray) Gregorios gibi çok önemli din adamları ve azizler Meryem Ana’nın etrafında resmedilmiştir.

Yan tarafa dönünce yani kuzey haç koluna doğru burada da bir takım resimler dikkatinizi çekecektir. En altta Müjde sahnesi vardır. Müjde; Cebrail tarafından Meryem’e babasız çocuk dünyaya getirileceğinin bildirildiği sahnedir. Soldaki kanatlı figür Cebrail ve karşısında Meryem… Hemen üstte Meryem’in İsa’yı dünyaya getirdiği sahne yani Doğum sahnesi var. Meryem doğum yapmış halsiz bir şekilde yatağında yatmakta, bebek İsa ise kundaklanmış haldedir. İsa’nın başındaki at ve eşek figürü dikkat çekmektedir. Zira inanışa göre Meryem İsa’yı bir ahır, mağara gibi yerde doğurmuştur. Bebeğin sol tarafında aşağıya doğru bakınca Yusuf’u görürsünüz. Yusuf sağ elini çenesine dayamış düşünceli haldedir. Yukarı kısımda üç melek vardır. Yine resmin en sağında bebek İsa’nın yıkanmaya hazırlandığı görülmektedir. En yukarıda ise İsa’nın Tapınağa Taktimi sahnesi vardır. Ayrıca Aziz Stephanos ve Vaftizci Yahya resimleri de dikkat çekmektedir.

Ve tabii bu kilisede en ünlü resim hatta manastıra ün getiren resim olan Gülen Meryem Ana resmi hemen yan tarafta karşınıza çıkıyor. Buradaki Gülen Meryem ve kucağındaki İsa freski dünyada ve Anadolu’da tektir. Başka bir örneği olmayan bu resmin aslında orijinalinde gülen Meryem olmadığı; 1960’lardaki yenileme sırasında Arkeolog Michael Gough tarafından yanlışlıkla bu şekilde düzenlendiği bilinmektedir. Tadilat hatası olarak kayda geçse de yine de hayatı boyunca zorluklar çekmiş Meryem’in buradaki freskte gülümsemesi bizleri de mutlu ediyor.

Ayrıca yan taraftaki merdivenleri kullanarak narteksin üstünde bulunan kata çıkarsanız odanın duvarında Kapadokya’da örneği görülmemiş olan av sahneleri ve çeşitli hayvan figürleri ile karşılaşırsınız. Kilisedeki resimlerin genel özellikleri bize 11. ve 12. yüzyıllarda yapılmış olma ihtimallerini göstermektedir.

7. Ziyaret İçin İpuçları ve Öneriler

Gümüşler Manastırı muhteşem bir gezi rotası. Gitmeden evvel sizlere birkaç ipucu verelim mi?

* Giderken ayağınızda rahat ayakkabı olmasına dikkat edin. Manastır içerisinde dar geçitler var, bazı yerler zorlayabilir. Hele manastıra yukarıdan bakmak isterseniz biraz tırmanış gerekiyor. Rahat ayakkabı tercih etmenizi öneririm.

* Ziyaret için sabah ilk saatler iyi olacaktır. Manastır çok geniş bir alana sahip değil öğleden sonra kalabalık artacağından fırsatınız varsa sabah erken saatte ziyaret edin. Yoksa dar alanlarda bir sürü kişi ile mücadele etmek zorunda kalabilirsiniz.

* Fresklere meraklıysanız yine sabah saatleri ziyaret daha iyi olacaktır. Havanın durumuna göre güneşli bir günde uygun saat seçimi ile duvar resimlerini daha iyi fotoğraflayabilirsiniz.

* Yanınızda bir el feneri bulundurmak akıllıca olabilir. Yeraltı şehrinde ve kilisede aydınlatma olsa da bazı noktalarda ışık yetersiz. El feneri ile daha net görsellik yakalayabilirsiniz.

* Gitmeden müzekartınızı almanızı tavsiye ederim. Yoksa da gişeden alabileceğinizi bilin.

* Manastır kapanış saatinden en az yarım saat önce orda olmalısınız. Kapanış saatinden 15 dakika evvel gişe kapanıyor ve ziyaretçi almıyorlar.

* Manastırı yukarıdan fotoğraflamak için azıcık yokuş çıkmanız gerekiyor. Bu noktada tüflü toprak yapısı kaygan olacağından dikkatlice yol almanızı öneririm.

* Manastır içinde tuvalet yok fakat girişin tam karşısında umumi tuvaletler mevcut, kullanabilirsiniz.

* Manastır gezisi sonrası tam karşıdaki Gümüş Sini Kafe’de bir kahve içip keyif yapmanızı şiddetle tavsiye ederim.

8. Gümüşler Köyü’nde Nerede Ne Yenir?

Gümüşler Manastırı ziyaretinizde sizlere birkaç yeme-içme önerimiz olacak:

  1. Şayet kahvaltı yapmadıysanız Gümüş Sini Organik Kahvaltı Salonuna uğramanızı tavsiye ederim. Burayı kadınlar işletiyor ve ürünler çok leziz. Dilerseniz kahvaltı yapın dilerseniz çay-kahve keyfi. Çıkışta yöresel ürünlerden almayı unutmayın.

  2. Gümüş Ev’de tepsi mantısının tadına bakabilirsiniz. Ayrıca bu mekanda da serpme kahvaltı oldukça leziz.
  3. Gümüş Bahçe’de yine kahvaltı yapabilir ya da kebap çeşitlerini deneyebilirsiniz.
  4. Güneş’in Bahçesi de önereceğimiz bir diğer hoş mekan.

9. Sonuç: Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Bilinci

Gümüşler Manastırı, Anadolu’nun kaya oyma mirasının en önemli örneklerinden biridir. Ziyaretçilerin bu tarihi yapıyı koruma bilinciyle gezmesi, fresklere zarar vermemesi ve çevre temizliğine dikkat etmesi büyük önem taşımaktadır. Sürdürülebilir turizm anlayışıyla, bu benzersiz tarihi yapıyı gelecekteki nesillere aktarmak bizim elimizdedir. Böylesine kıymetli bir yapı bizim topraklarımızda ve bize emanet.

Bu tarihi ve doğal güzelliklerle dolu mekanı ziyaret ederek, hem Bizans döneminin izlerini hem de Anadolu'nun çok kültürlü tarihini yakından gözlemleme şansı bulabilirsiniz. Niğde’ye yolunuz düşerse Gümüşler Manastırı’nı mutlaka listenize ekleyin. Emin olun büyük keyif alacaksınız.

Seyahatleriniz RehberName tadında olsun

Popüler Yazılar

SÖZLEŞME

Bu internet sitesine girilmesi veya mobil uygulamanın kullanılması sitenin ya da sitedeki bilgilerin ve diğer verilerin programların vs. kullanılması sebebiyle, sözleşmenin ihlali, haksız fiil, ya da başkaca sebeplere binaen, doğabilecek doğrudan ya da dolaylı hiçbir zararlardan REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını, tarafımdan internet sitesinde E-Bültene üye olmak için veya başkaca bir sebeple verdiğim kişisel verileri, özellikle de isim, adres, telefon numarası, e-posta adresi, banka bilgisi, yaş ve cinsiyetle ilgili benzeri bilgileri kendi rızam ile paylaştığımı, REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun nin bu bilgileri kullanmasına muvafakat ettiğimi, bu bilgilerin 3.gerçek ve/veya tüzel kişilerin eline geçmesi ve bu şekilde olumsuz yönde kullanılması halinde ve/veya bu bilgilerin başkaca kişiler ile paylaşılması halinde REHBERNAME A.Ş. ('REHBERNAME') nun sorumluluğunun olmadığını gayri kabili rücu, kabul, beyan ve taahhüt ederim.